Kurumsal bir yapının oradan çekilmesinin kamuoyu ilgisinin de dağılmasına neden olduğu açık. Bu durumun da müdahaleyi kolaylaştıran iklimi yarattığı başka bir gerçek.
Çanakkale merkezinden çıkıp, Kirazlı’ya doğru ilerledikçe doğanın inanılmaz kudreti gözünüzü kamaştırıyor.
Dört bir yanınızı kuşatan yeşilin mucizevi tonları, günışığı nazikçe aralarından sızarken birbirine kenetlenmiş ağaçların meydan okuyan duruşu, gökyüzüne uzanan dalların sonsuzluğu… Tepeye doğru ilerlerken yeşile eşlik eden Atikhisar’ın mavisi… Büyüleyici…
Bu eşsiz anların keyfini çıkaramıyorum ne yazık ki, tersine gözümün değdiği her bir nokta yüreğimi sızlatıyor.
Nasıl kıyabildiklerine inanamıyorum.
Hele maden sahasına gelip, karşıma tel örgüler çıkınca acımasızlık bütün gerçekliği ile suratımda patladı. O anda istediğim tek şey, dünyayı ayağa kaldıracak dev bir megafona sahip olmaktı.
Lütfen gidip gözünüzle görün, Kazdağları’nı soluyun, o cennete dokunun.
Eminim siz de orada kalmaya, bütün zor koşullara rağmen Kazdağları’nı korumaya ant içmiş gençlerle birlikte olmaya can atacaksınız.
Buna ihtiyaç da var, hem de çok.
Alamos Gold ve şirketin CEO’su John McCluskey’in Türkiye’de kurduğu Doğu Biga şirketinin Kazdağları’nı mahvetme projesi hiç ara vermeden sürüyor. Buna karşın Çanakkale Belediyesi ve Kent Konseyi’ne bağlı STK’ların kararına katılmayan gönüllüler de nöbet alanında çadırlarıyla konaklamaya devam ediyor.
Onbinlerce kişinin katıldığı yürüyüşten sonra 18 Ağustos’ta Fazıl Say’ın nöbet alanında verdiği konserin ertesinde konaklamaya son verilmesi nedeniyle, nöbet alanındakilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması için alana getirilen elektrik, mobil tuvalet, su deposu ve mutfak da Belediye tarafından geri çekildi. Alanda simgesel nitelikte bir çadır bulunduruyorlar.
Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, yangın riski ve güvenlik nedeniyle bu kararı aldıklarını belirtmiş, olası bir müdahaleye ilişkin medyascope’un sorusu üzerine de “Belediye (orada) olsun ya da olmasın [jandarma]müdahale edebilir. Böyle bir risk her zaman için vardır, geçmişte de vardı. Oraya gelen herkes, koordinasyon kurulunun başlattığı bir eylemi desteklemeye geliyor. Başka kararlar alan sorumluluğunu de kendi almalı. Milyonlara mal olmuş kamuoyu oluşturmuş bir etkinlik var. Bunu desteklemeyip başka inisiyatif alanların kendi sorumluluğudur artık” yanıtını vermişti.
Halen nöbetlerini sürdüren çevre gönüllüleri, günlük yaşamı sürdürme konusunda zorluk yaşasalar da son derece yaratıcı çözümler buluyorlar ama öte yandan Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay’ın ifadesinden anlaşılacağı üzere her tür müdahaleye de açık durumdalar. Gerçeklik Mutluay’ın “Belediye orada olsa da olmasa da” tarifine uygun düşmüyor.
Kaldı ki, kurumsal bir yapının oradan çekilmesinin kamuoyu ilgisinin de dağılmasına neden olduğu açık. Bir süredir Kazdağları gündemden düşmüş görünüyor. Tam da Alamos Gold’un istediği ve beklediği gibi. Bu durumun da müdahaleyi kolaylaştıran iklimi yarattığı başka bir gerçek.
Meselenin bir diğer yanı da, bu iklimi güçlendirmek üzere bazı köylüleri harekete geçirerek yeni bir algı yaratma peşinde olmaları. Dün şirketin iyi maaşlarla iş alanı yarattığını söyleyen bir grup Çanakkale Belediyesi önünde eylem yaptı.
Son dönemlerde moda olduğu gibi sivil hareketlere karşı “sivil görünümlü” hareketler!
Çevre gönüllüleri ise her şeye rağmen Çanakkale Belediyesi ve Kent Konseyi’nin planladığı bütün etkinliklere destek verdiklerini, vermeye de devam edeceklerini vurguluyorlar. Yakındıkları en büyük sorun, haklarında yayılmaya çalışılan iddialar. Seslerini duyurmakta zorluk çekiyorlar elbet.
Orada bulunmayı sürdürme nedenlerinin maden sahasını gözleme ve şirketin çalışmalarını yavaşlatma işlevi görmesi olduğunu belirtiyorlar. Gerçekten de kazılan alanların ilerlemesini denetlemek için, kazı alanını çevreleyen ağaçları numaralamışlar. En azından o ağaçlar hâlâ yerinde.
Kamptaki işleyiş konusunda ise şunları anlatıyorlar:
“Burada hırsızlık, kavga, içki yok. Hiçbir anti demokratik uygulama yok. Birbirine zıt siyasi eğilimler birbirini dinliyor, herkes fikrini söylüyor, kararlar uzlaşarak alınıyor.”
Tıpkı “Gezi”deki gibi anlayacağınız.
Fark şu ki Gezi İstanbul’un merkezindeydi. Kazdağları ise gözden uzak. Tam da bu nedenle daha fazla destek, daha fazla dayanışma gerekiyor.
Kazdağları sizi çağırıyor, lütfen Kazdağları’nın çağrısına kulak verin.
Kaynak: Artı Gerçek