Bugün ülkemizde yürütülmekte olan faaliyetlerkelimenin gerçek anlamıyla “Sömürge Madenciliği”dir. Yeraltı zenginliğimizin mümkün olan en kısa sürede ülke dışına çıkarıldığı, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş, kirletilmiş ve zehirlenmiş toprak ve suyun bırakıldığı bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Zenginliklerimizi sömürdüğü gibi, doğayı da geri dönülemez bir şekilde tahrip etmektedir.
Toplantıda sömürge madenciliğine karşı TMMOB görüşlerinin kamuoyu ile paylaşılmasına karar verildi. 15.30’da sona eren Danışma Kurulu ardından, Danışma Kurulu Üyeleri toplu olarak Kirazlı Köyü Balaban Tepesi’ne giderek maden sahasının kapısının önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.Basın açıklamasını TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz okudu. Basın açıklamasının ardından direniş alanı ziyaret edilerek, Danışma Kurulu’nun dayanışma ve direnişi büyütme iradesi paylaşıldı.
Paylaşım şöyle:
Halk TV’nin haberine göre; TMMOB Danışma Kurulumuz Kentine, doğasına, ormanına, suyuna ve yaşam alanlarına sahip çıkan Çanakkale halkıyla dayanışmamızı göstermek, ülkemizde yürütülen sömürge madenciliğine dikkat çekmek için 45.Dönem 4.Toplantısını Çanakkale’de gerçekleştirmiş ve ardından 65 gündür Kirazlı’da “Su ve Vicdan” nöbeti tutan Çanakkale Halkı ve çevre gönüllülerini ziyaret etmiş, aşağıdaki açıklamanın Kirazlı Balaban tepesinde kamuoyuyla paylaşılmasına karar vermiştir.
BASINA ve KAMUOYUNA
TMMOB Danışma Kurulu üyeleri olarak;
Kentine, doğasına, ormanına, suyuna ve yaşam alanlarına sahip çıkan Çanakkale halkıyla dayanışmak için Kirazlı’dayız.
Doğayı ve insan yaşamını yok sayan, yağmacı maden şirketine ve sömürge madenciliğine “dur” demek için Kirazlı’dayız.
Yeraltı ve yerüstü varlıklarımızın, ormanlarımızın, suyumuzun, toprağımızın sahipsiz olmadığını göstermek için Kirazlı’dayız.
Balaban Tepesi’nden yükseltilen bu kararlı mücadeleyi ülke düzeyine taşımak için Kirazlı’dayız.
Bu bereketli topraklar üzerinde yaşayan medeniyetler binlerce yıldır maden işlemiştir. Bu topraklardan çıkarılan madenler, binlerce yıldır insanlığın gelişimi için kullanılmıştır.
Bilinmelidir ki, ülke topraklarımızın parçası olan madenlerimiz üzerinde bu ülkede yaşayan herkesin hakkı bulunmaktadır.
Yine bilinmelidir ki, üretildikleri anda tükendikleri ve yenilenemedikleri için, gelecek nesillerimizin de bu madenler üzerinde hakkı vardır.
İşte bu yüzden madenlerimizin üretim süreçleri, yağmacı bir anlayışla değil, halkın ortak çıkarı esas alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçları da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanmalıdır.
Oysa bugün ülkemizde yürütülmekte olan faaliyetlerkelimenin gerçek anlamıyla “Sömürge Madenciliği”dir. Yeraltı zenginliğimizin mümkün olan en kısa sürede ülke dışına çıkarıldığı, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş, kirletilmiş ve zehirlenmiş toprak ve suyun bırakıldığı bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir.
Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Zenginliklerimizi sömürdüğü gibi, doğayı da geri dönülemez bir şekilde tahrip etmektedir.
Maden üretimini gündelik ekonomik çıkarlar doğrultusunda, sermaye kesimlerine kaynak yaratmak için gerçekleştirenler, ülkemizin geleceğine ve halkımızın ortak çıkarına ihanet içindedir!
Ekosistemi tahrip eden, ormanlarımızı yok eden, doğal yaşmönünde önemli tehditler oluşturan bu yağmacı anlayışı kınıyoruz.
Kirazlı Köyü Balaban Tepesi başta olmak üzere tüm sömürge madenciliği faaliyetleri durdurulmalı, izin süreçleri iptal edilmelidir.
TMMOB olarak bizler yıllardan bu yana ülkemizdeki tüm madencilik faaliyetlerinin kamu yararını ve ülke geleceğini gözetecek biçimde planlanmasını savunduk. Tüm madenlerimizin kamu eliyle işletilmesini ve maden işletmelerinde kamu denetiminin sağlanmasını savunduk. Madencilik faaliyetlerinin doğaya ve doğal yaşama uygun biçimde yürütülmesini savunduk.
Bundan sonra da savunduğumuz bu değerler için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sömürgenler karşısında Çanakkale’de, Cerattepe’de, Munzur’da, Murat Dağı’nda direnen yöre halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Ülkemizi, doğamıızı, yeraltı ve yerüstü varlıklarımızı, geleceğimizi savunmaya devam edeceğiz.Ülkemizin yağmalanmasına karşı her türlü baskıya rağmen ortak zenginliğimiz ve ortak geleceğimiz için mücadele eden halkımızı dayanışma duygularımızla selamlıyoruz.
Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın Mücadelemiz!
TMMOB 45. DÖNEM 4. DANIŞMA KURULU