Bir ibret öyküsü

0
İzmir Bergama’daki Ovacık Altın Madeni İşletmesi, dünyaca ünlü Kozak Ormanları’nda bugüne kadar onbinlerce fıstık çamı ağacını yok etti. İşletme üçüncü kez kapasite artırımına giderken yaklaşık 10 bin orman ağacını daha yok etmeye ve yeni bir siyanür atık havuzu daha oluşturmaya hazırlanıyor.

Kaz Dağları’ndaki altın madeni ile oluşan tepkilerle birlikte, siyanürlü liç yöntemi hakkındaki tartışmalar da yeniden alevlendi. Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu, maden işletmesini savunarak, “Bizim gördüğümüz kadarıyla çevrede bir şey yok. Madende insanlar huzur içinde rahatlıkla çalışabiliyor” dedi. Bu açıklama üzerine yöredeki çevreciler sosyal medyada maden işletmesinin yarattığı doğa tahribatının fotoğraflarını paylaşmaya başladı. AKP’li başkana cevap, yıllarca madende çalışan Mehmet Uslu’dan geldi. 31 Mart’ta Ovacık Muhtarı seçilen Uslu, madende yaşadıklarını, sağlığını nasıl kaybettiğini, boğuştuğu hastalıkları ve doğanın gördüğü zararları Sözcü’den Gökmen Ulu’ya anlattı.

Türkiye’nin ilk altın madeni işletmesi İzmir Bergama’nın Ovacık Köyü’nde 1989 yılında kuruldu. Köylüler ve çevrecilerin direnişi nedeniyle uzun yıllar zorlanan madenciler üretime ancak 2001 yılında geçebildi. Bu olay toplumu ikiye bölmüştü. Köylülerin bir kesimi madene karşı direnirken, bir kısmı da madencilerin yaptırdığı yeni evlerde oturmayı ve işletmede çalışmayı kabul etmişti. Madencilerden yana tavır alanlardan biri Mehmet Uslu’ydu. Maden yetkililerinin düzenlediği basın toplantısında, bir zararı olmadığı iddiasını desteklemek için siyanürlü atık havuzunda yüzdürülen işçilerden biri de oydu.

10 yıl madende çalıştı, sağlığını kaybetti

Mehmet Uslu, Bergama Ovacık’taki altın madeni işletmesinde çalışmaya başladığında 32 yaşındaydı. Vahşi madencilik yönteminin çevreyi ve canlı sağlığını olumsuz etkilediği telkinlerine inanmamış, işletmede işe girmişti. 1997 yılında işe alındı. Bilim insanlarının siyanürlü liç yöntemine ilişkin uyarıları ve kamuoyundaki tepkiler üzerine maden işletmesi yetkilileri bir basın toplantısı düzenlemişti. Bu toplantıda maden çalışanları siyanür atık havuzuna girmiş ve yüzmüşler, siyanürün hiçbir zararı olmadığını iddia etmişlerdi. O havuza girip poz veren işçilerden biriydi Mehmet Uslu. Uzun seneler yer altında çalıştırıldı, sonra atık tanklarına en yakın yemekhanede görev yaptı. Çalışma koşulları ağırdı. Bilime kulaklarını tıkayıp madencileri dinleyen Uslu buna pişman oldu. Zira, 2007’de maden işletmesinden ayrıldığında sağlığını kaybetmişti.

Bir ibret öyküsü

“Çok pişmanım”

Yaşadıklarını ve düşüncelerini SÖZCÜ’ye anlatan Uslu, “Şirket yetkilileri bizi siyanürlü atık havuzuna sokarken hiçbir zarar görmeyeceğimizi söylemişlerdi. Kendileri o havuza girmemişlerdi. Meğer doğruyu söylememişler. Bizleri hep kandırmışlar. O havuza girmenin, madende çalışmanın ağır faturası sağlığımı kaybetmek oldu. Şimdi çok pişmanım” dedi

Ağır hastalıklarla boğuşuyor

Hastalıklarla boğuştuğunu anlatan Uslu, “Kanımdaki akyuvarların, yuvarlak olması gerekirken, pütürlü hale geldiği tespit edildi. İnsan vücudunda 150 ile 450 bin civarında olması gereken akyuvar sayısı benim bedenimde 10 bine kadar düşmüş. İliklerim büyük zarar gördü. Doktorlar iki yıl uğraştı ama tedavi sonuç vermedi. Ameliyatla dalağım alındı” dedi. Uslu, ”Doktorlar bunun bir meslek hastalığı olduğunu, kimyasal madde kullanılan işletmelerde çalışanlarda sıklıkla görülen vakalar olduğunu söyledi” diye konuştu. Eski sağlıklı günlerimi çok özlediğini belirten Uslu, “Ufacık bir efor sarf ettiğimde, kısa mesafede yürüdüğümde hemen yoruluyorum. Unutkanlıklar başladı. Baş ağrıları çekiyorum. Dalağım alındıktan sonra vücudumun dengesi tamamen bozuldu. Şeker hastası oldum. Bağışıklık sistemim çok zayıfladı. Etrafımda gripli biri varsa ben de hemen gribe yakalanıyorum ve haftalarca uğraşıyorum” dedi.

“Eskiden hastalık nedir bilmezdik”

Ovacık’taki pek çok kişinin çeşitli hastalıklarla boğuştuğunu bildiren Uslu, özellikle kanser vakalarının çok arttığını dile getirdi. Uslu, “Yakınım Yusuf Yavaş akciğer kanserinden vefat etti. Meryem Çapkın kan kanserinden, karşı komşum Ayhan Yılmaz’ın hanımı göğüs kanserinden vefat etti. Köylülerimin büyük kısmı kanserin pençesi altında. Buraya maden gelmeden önce biz hastalık nedir bilmezdik” diye konuştu.

Bir ibret öyküsü

Köyde genç kalmadı, tarım bitti

Uslu ayrıca, maden işletmesinin köy hayatını alt üst ettiğini, halkta huzur kalmadığını ifade etti. Köyde tarım üretiminin tükenme noktasına geldiğini, gençlerin tamamının şehre göç ettiğini açıkladı.

Ağaçlar kuruyor, kuşlar ölüyor

Uslu, maden işletmesi nedeniyle fıstık çamı üretiminin ağır darbe aldığını, civardaki ağaçların kuruduğunu öne sürdü. Uslu, siyanür atık havuzuna gelen kuşların kısa sürede öldüğüne defalarca tanık olduğunu söyledi.

Muhtar oldu, şimdi madenle savaşıyor

Uslu, doğru bilgilendirilmediği ve işyeri şartları yüzünden sağlığını kaybettiği gerekçesiyle yargıya başvurdu. Davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde devam ettiğini belirtti. Hakkını hukukta arayan Uslu bununla yetinmedi, maden işletmesine karşı demokratik direniş aktiviteleri içinde olan çevrecilerin saflarına katıldı. 31 Mart 2019 seçiminde muhtar adayı oldu ve kazandı. Ovacık Köyü’nde ilk kez maden şirketinin desteklemediği bir kişinin muhtar olduğunu belirten Uslu, “Bu sonuç artık vatandaşın uyandığı anlamına geliyor” dedi.

AKP’li Başkan: Çevrede bir şey yok

31 Mart 2019’da Bergama Belediye Başkanı seçilen AKP’li Hakan Koştu, önceki gün yaptığı açıklamada, “Madenin binin üzerinde çalışanı var. Bergama’daki madende insanlar huzur içinde rahatlıkla çalışabiliyor. Bizim gördüğümüz kadarıyla çevrede bir şey yok. Yıllar önce de bununla ilgili çok spekülasyon yapıldı ama onların zamanla yanlış olduğu ortaya çıktı. Herhangi bir yanlış ortaya çıktığında ve sıkıntı varsa biz bunun her zaman karşısındayız. Doğamızı her zaman korumakla mükellefiz” dedi.

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın