Boğaz’ı belediyenin elinden almak Özal taktiği: Danıştay “dur” diyene kadar 2 yıl talan etmişti

0
İktidarın İBB’nin Boğaziçi’ndeki yetkilerini gasp ederek, tüm yetkiyi Erdoğan’da toplayacak olan yeni yasa taslağı akıllara Özal’ın “Turizm Bölgesi” kararnamesini getirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Boğaziçi Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören 28 maddelik sürpriz bir kanun teklifi taslağı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile boğazdaki 4 ilçe belediyesine ait tüm yetkilere son vermeye hazırlanıyor. Bu taslak ile belediyelerin elindeki yetkiler alınarak Erdoğan’ın atayacağı kişilerden oluşan kurullara verilecek. İktidarın seçimle elde edemediği belediyelere yönelik müdaheleleri Kürt illerinde doğrudan kayyum atamaları ile olurken, batıda ise belediyelerin kaynaklarına el koyma yöntemiyle kendini ortaya çıkarıyor.

Konuya ilişkin Sendika.Org’a konuşan Akademisyen ve Mimar Gül Köksal, bu kurumlar ile imara kapalı olan Boğaziçi öngörünüm bölgesinin imara açılabileceğini belirterek, bölgede yeni yapılar için engellerin kaldırılacağını dile getirdi.

Sahte belgeler oluşturulabilir

Boğaziçi kanununa göre, yapılaşmaya kapalı öngörünüm bölgesinde yeni bir yapılaşma izni verilmesi için o alanda daha önce yapı olduğuna dair fotoğraf vb belgeler olması gerektiğini hatırlayan Köksal, “Ancak bu belgeler bilgisayar ortamıyla da oluşturulabilen belgeler. Daha önce olmayan şeyler değil. Oraların çeşitli biçimlerde imara açılması için bir imkân olacak” açıklamasında bulundu.

Yasalar araç haline getiriliyor

Bu düzenlemenin Kanal İstanbul projesinin de yeniden gündeme gelmesini sağlayacağını belirten Köksal, İstanbul’un depren bölgesi olduğunu hatırlatarak, kanal projesinin kente büyük müdahaleler gerektirdiğini ve o bölgede yaşayan halkın ve bölgenin zarar görmesine neden olacağını belirtti:

İklimsel açıdan da toprak kulanım değerlerinin değişmesi açısından da aslında bir tür katliam olacak. O yüzden bu yasal düzenleme yasanın bir araç haline getirildiği anlamına da geliyor. Çeşitli boğaz yasaları ve yerel yönetime ilişkin yasalar var. Ancak yasaların bu şekilde müdahale edilerek sürekli deliniyor olması yasaların amacından uzaklaştırılıp araç haline getirildiğinin göstergesi.

“Halkın iradesi yok sayılıyor”

İstanbul’u iki seçimde de kaybeden iktidarın İBB’nin yetkilerine bu şekilde el koyama çalıştığını dile getire Köksal, “Halkın iradesi de yok sayılıyor. Merkezi yönetimini bu güne kadar kentsel alanlara yapılı çevreye doğal alanlara nasıl müdahale ettiğini biliyoruz. Burada da daha önceden açıklamış planları biliyoruz bunların halk zararına değerlerimizin zararına olacağını söylemek müneccimlik olmayacaktır” dedi.

Özal taktiği

Bu taslak Boğaziçi’ne yönelik iktidar saldırılarının ilki değil. 1989 yerel seçimlerinde İstanbul’u SHP’ye kaybeden dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da “Turizm bölgesi kararnamesi” ile İBB’den bu yetkileri almaya çalışmıştı. Danıştay’ın kararnameyi iptal etmesine kadar geçen 2 yılda ise, özellikle iktidara yakın sermayedarların arazilerine yüksek katlı ve orman arazisi içerisinde yapı izinleri verilmişti.

80’lerden itibaren neoliberal müdahaleleri kapsamında Özal’dan Çiller’e ve çeşitli başbakan ve cumhurbaşkanlarına kadar, imar yoluyla sermayenin lehine artı sermaye yaratacak ve kamu zararı oluşturacak çokça işlem yapıldığını belirten Köksal, “2000’lerden itibaren AKP ile birlikte bu çok daha üst boyuta erişti ama onlarında zemini 80’lerden itibaren politik ve toplumsal olarak çeşitli baskılar ve yasalara müdahale biçimlerinde zaten hazırlanmıştı” dedi.

“Büyük bir kent muhalefeti gerekiyor”

Gezi Direnişi’nde sokağa çıkan yurttaşlara, üniversitelere ve toplumsal muhalefetin tüm katmanlarına yönelik baskıları ile iktidarın istediklerini başka yollardan elde etmeye çalıştığını dile getiren Köksal açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

Boğaz bu anlamda önemli. Bu güne kadar yapılaşma olmayan bir alan. İstanbul da kuzey ormanları, boğaz ve askeri alanlar gibi henüz yapılaşmamış az sayıda doğal alanı vardı. Şimdi onlarda iktidarın hedefinde. Kendisine rant alanı açmak isteyen iktidar bu alanlara daha fazla saldırıyor. Ancak hala bir muhalefet var tabi ki. Buna karşı sözünü söyleyenler olması da önemli ama daha büyük bir kent muhalefeti gerekiyor.

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın