Bu tür baskıcı ve faşizan uygulamalarla, bölge halkının demokrasiye inancı yok edilmekte, barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık zedelenmektedir. Siyasi iktidar, kaybettiği seçimin intikamını almaktadır. İktidarın seçim sonrası normalleşme ve demokratikleşme vaatlerinde samimi olmadığının göstergesi olan kayyım uygulamaları, kaybettikleri belediyeleri dayatmacı politikalarla el koyarak yeniden ele geçirme planlarının bir parçasıdır.
Hakkâri’de hukuksuz bir biçimde OHAL yasalarını uygulayarak halkın kendi oylarıyla seçtiği Belediye başkanını şaibeli bir takım suçlamalarla mahkemeye verip sonra görevden almak, ardından da Belediye meclisinde de seçim yapılmasını engelleyip görevden alınan kişinin yerine seçilmişleri atamayan hükümete tepkiler dinmiyor. Bugün Hakkâri de büyük bir miting düzenlendi ve mitinge Ekoloji Birliği Bileşenlerinden de katılım oldu. Konuyla ilgili olarak da Ekoloji Birliği bir açıklama yaptı açıklamada Kayyum atanmasının bölgede barışı, kardeşliği ve eşit yurttaşlığı zedelediği belirtilerek “Siyasi iktidar, kaybettiği seçimin intikamını almaktadır. İktidarın seçim sonrası normalleşme ve demokratikleşme vaatlerinde samimi olmadığının göstergesi olan kayyım uygulamaları, kaybettikleri belediyeleri dayatmacı politikalarla el koyarak yeniden ele geçirme planlarının bir parçasıdır.” Denildi. Açıklama şöyle:
“Yerel seçimlerin üzerinden çok geçmeden, aynı senaryoyu bir kez daha izledik. Vatandaşın özgür iradesi ile seçtiği Hakkâri Belediye Eş Başkanı gözaltına alınarak yerine Hakkâri Valisi kayyım olarak atandı. İktidar, Van’da uygulayamadıkları planlarını Hakkâri’de yerine getirmeye çalışıyor. Bu uygulama, Türkiye’nin demokrasisi için yeni bir kara lekedir. Halkın iradesine karşı bir siyasi darbedir.
Belediye Eş Başkanı’nın 10 yıl önce başlamış ve halen süren bir davasının olduğu adaylık sürecinde de biliniyorken şimdi seçimlerden sonra hangi saikle kayyım atanıyor? Hakkâri’de Eş Başkana oy veren ve il seçmeninin %48,91ini oluşturan vatandaşın iradesi nasıl hiçe sayılıyor?
Seçmen iradesinin gaspı olan bu uygulama antidemokratiktir. 31 Mart’tan önceki süreçte de çok sayıda yerel yönetici gözaltına alınıp tutuklanmış ve görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atanmıştı.
Şimdi aynı uygulama yeniden hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bu tür baskıcı ve faşizan uygulamalarla, bölge halkının demokrasiye inancı yok edilmekte, barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık zedelenmektedir.
Siyasi İktidar Kaybettiği Seçimin İntikamını Alıyor
Siyasi iktidar, kaybettiği seçimin intikamını almaktadır. İktidarın seçim sonrası normalleşme ve demokratikleşme vaatlerinde samimi olmadığının göstergesi olan kayyım uygulamaları, kaybettikleri belediyeleri dayatmacı politikalarla el koyarak yeniden ele geçirme planlarının bir parçasıdır.
Belediye kanununda açık bir şekilde belirtilen ‘başkanın tutuklanması durumunda başkan vekilinin belediye meclis üyeleri arasından seçilmesi’ hükmü yok sayılarak, seçilmişlere ve seçmenlere yönelik gerçekleştirilen farklı uygulamalar, ayrıştırıcı ve faşist rejimin bir parçasıdır.
Bu dayatmacı anlayışın karşısındayız. Seçim sonuçlarını hiçe sayan bu tutumun Hakkâri ile de sınırlı kalmayacağının da farkındayız. Demokrasiden ve hukuktan uzak olan bu iktidarın doğu illeri dışında Ankara, İstanbul, İzmir gibi ana muhalefetin elinde olan yerel yönetimler için de benzer politikaları uygulamayacağının bir garantisi yoktur.
Halkın seçmiş olduğu meşru ve demokratik temsilcilerine yönelik bu tutum asla kabul edilemez. Kayyım politikalarını reddediyoruz. Demokratik hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu, siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini dayatılan kayyım politikalarına karşı durmaya ve yöre halkı ile dayanışmaya çağırıyoruz.
Siyasi iktidara sesleniyoruz: Normalleşme ve demokratikleşme sürecini işletmek ancak halkın iradesini hiçe sayan politikalardan vazgeçerek olacaktır!.”
