Fukişimanın Yıldönümünde Nükleere Protesto

0

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, Fukuşima’da yaşanan felaketin 14’üncü yılında bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada facia sonrası çöküşe geçen nükleer endüstrinin Ortadoğu ve Avrasya’da yaşanan krizler sonrası endüstrinin yeniden yükselmeye başladığı ifade edilerek AKP’nin ülkeyi nükleer endüstrinin av sahasına dönüştürdüğünü belirterek Türkiye’nin de içinde yer aldığı 31 ülkenin ‘Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’ imzalanmasını kınadı..

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, 11 Mart 2011’de Fukuşima’da yaşanan felaketin 14’üncü yılında açıklama yaptı.  Snop Uğur Mumcu meydanında yapılan açıklamaya, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, CHP Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, CHP Kadın Kolları Başkanı Esin Tümer, CHP Sinop Gençlik Kolları Başkanı Muhammet Taşkın, partililer, platform üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

Açıklamada, “Nükleere inat, yaşasın hayat” ve “Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları atıldı.

Açıklamayı okuyan Sinop Nükleer Karşıtı Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Mine Batur, “Japonya’da şiddetli depremle oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Santralı’nın soğutma sistemine zarar vererek çekirdek erimesine maruz kalan reaktörlerin soğutulması için tonlarca su kullanılmıştır. Santral’da biriken radyoaktif su kademeli olarak Pasifik Okyanusu’na boşaltılmaya başlanmış, tahliye işlemi devam ederken yaklaşık 5,5 ton kirli su toprağa da sızmıştır. Felaket zinciri, nükleer santralların barındırdığı ciddi riskleri böylece gözler önüne sermiştir.”  Diyerek kazanın oluşumuna dair bilgiler verdi.

Facia Endüstriyi Tepe Takla Etti

Facia öncesinde Japonya’da nükleer santralın elektrik üretimindeki payının % 30 seviyesinde olduğunu ifade eden Batur, bu oranın facia sonrasında % 6 seviyesine gerilediğini ifade ederek; nükleer lobinin etkili çalışmalarına rağmen, nükleer endüstrisin Japonya’da bir daha toparlanamadığını belirtti ve şunlara değindi “ Çernobil ve Fukuşima nükleer santral kazaları sonrası kimi ülkeler nükleer santralları terk etmiştir. Aralık 2024 de açıklanan Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu verileri; 1996 yılında dünya elektrik üretiminin % 17,6’sını karşılayan nükleer santralların payı 2023’de % 9,15’e gerilediğini ortaya koymuştur. Bu veriler 2022’de % 9,2 idi! Bu da göstermektedir ki Nükleer enerjinin Enerji Portföyündeki payı sürekli düşüş eğilimindedir.”

Ancak; Jeopolitik gerilimlerin artması, Ortadoğu’da yaşanan kriz ve Kuzeyde Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte yaşanan enerji krizi, enerji güvenliğini önceleyen politikalarla çevreci yaklaşımlardan yeniden uzaklaşan kimi ülkeleri nükleer santrallara yönelttiğini belirten Batur “Ülkemizde Nükleer endüstriyi pazarlayan güçlerin etkisinde kalan AKP iktidarı ise ülkemizi adım adım nükleer maceraya ve olası nükleer felaketlere doğru sürüklemektedir. Enerji talebi ve savunma ihtiyacı gerekçe gösterilerek; olası bir saldırı, kaza ya da doğal afetler karşısında telafisi mümkün olmayan ve vahim sonuçları olan, atık sorunu çözülemeyen nükleer santrallara sahip olmak için tüm olanakları seferber etmiştir.

Aksaklıklara Rağmen Akkuyu NGS Devam Ediyor

Bilindiği üzere; zemin çatlakları, su baskınları, işçi ölümleri, salgın hastalıklar ve bölgedeki ciddi deprem riskine rağmen, antidemokratik biçimde; Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) inşaatına devam edilmektedir. Nükleer yakıt ülke sınırlarımıza sokularak Akkuyu’da Santrala “nükleer tesis” statüsü kazandırmıştır.” Dedi.

Sinop’ta yapılması düşünülen ikinci nükleer santral için ise yana yana yapımcı firma arandığını, Rusya ve Güney Kore ile Kırklareli’nde yapılması düşünülen üçüncü nükleer santral için ise Çin ile görüşmeler yapıldığı kamuoyuna servis edildiğini vurgulayan Mine Batur. Hatta daha da ileri gidilerek dördüncü bir nükleer santrala yönelik saha araştırmaları yapıldığı da kamuoyuna servis edildiğine dikkat çekti.

Mersin/Akkuyu’da yapımı devam eden, Sinop/İnceburun’da ve Kırklareli/İğneada’da yapılması planlanan nükleer santralların Çernobil ve Fukuşima gibi olmayacağının hiçbir garantisi olmadığını söyleyen NKP. Ülkemizi enerji alanında bir üst lige taşıyacağı yalanı(!) ile toplumun sağlıklı ve huzurlu yaşama hakkı elinden alınarak nükleer santral projeleri hayata geçirilmeye çalışıldığı dile getirildi.

Nükleere Yönelik İlgiyi Canlandırma Emperyalizmin Çürümüş Düzeni

Sinop NKP açıklamalarını şöyle sürdürdü:  “Ülkemizde elektrik enerjisi alanında arz fazlası olduğu bilinmesine rağmen, Siyasi iktidarın mevcut kaynaklarımız düşünüldüğünde nükleer santralları tercih etmemesi için çokça nedeni olmasına rağmen; kendi topraklarımız üzerinde başka bir ülkeye nükleer santral kurdurarak işletme yetkisi vermesini kabul etmiyoruz. Zaten yapımcı şirket olan Rosatom şirketi zaman zaman “… Bir başka ülke topraklarında yaptığımız bizim santralimiz…” diyerek açıklamalar da yapıyor!

Siyasi iktidarın desteği ile Rosatom tarafından kamuoyunu duyarsızlaştırmak, nükleer karşıtı mücadeleyi zayıflatmak adına Sinop NGS projesine ilişkin yaptığı açıklamalara ise bizler itibar etmiyoruz! Nükleer santralların barındırdığı ciddi riskleri unutmuyoruz. Enerji ve iklim sorununu çözecek; en temiz, en güvenilir araçmış gibi gösterilen yalan beyanlara inanmıyoruz!

Nükleer santralların, emperyalist ülkelerce nükleer pazarın genişlemesi için karlı bir sömürü aracı olduğu görülmelidir. Bu vesile ile Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP29) kapsamında ABD öncülüğünde Azerbaycan/ Bakü’de içinde Türkiye’nin de yer aldığı 31 ülkenin “Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu” imzalanmasını kınıyoruz. Nükleer santral kazalarının yarattığı felaketler ile mücadele sürerken, nükleer endüstriye yönelik ilgiyi yeniden canlandırmak için verilen çabayı emperyalizmin çürümüş düzeninin bir parçası olarak görüyoruz. “

İklim Kanunu Meşru Değildir

Sinop NKP Fukişima’nın yıldönümü nedeniyle yaptığı basın açıklamasını sonlandırmadan önce önümüzdeki hafta meclise gelecek İklim Kanunu’na değindi kanunun doğayı sermayeye peşkeş çekme projesi olduğunu ve bu nedenle meşru olmadığını söyleyen NKP sözcüsü Mine Batur “Önümüzdeki haftalarda TBMM getirilecek olan İklim Kanunu teklifi Toprağı Kazma Sesleriyle, Dereleri Beton Duvarlarla, Ormanları Rant Projeleriyle boğmak isteyen büyük şirketler için bir ticaret kanunu hazırlanmaktadır! Bunun alt yapısı da geçtiğimiz yıl Bakü’de yapılan COP29’da hazırlanmış ve yazılmıştır. Bu kanun tasarısı ülkemiz yararına değil bir avuç sermayenin yararına olacaktır. Bu tasarının derhal geri çekilmesini istiyoruz ve diyoruz ki; İklimi değil, Sistemi değiştir! Yaşam alanlarımızı vahşi kapitalizmin çıkarlarına alet edilmesine izin vermeyeceğiz.” Diyerek açıklamayı sonlandırdı.

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın