Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP), Van Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği’nin (Van Çev-Der) ev sahipliğinde, Van Gölü Havzası’nın ekolojik sorunlarını konuşmak üzere toplandı.
İki aşamalı olarak planlanan toplantının üç gün süren ilk aşamasında, bölgenin ekolojik sorunları konuşuldu. Çeşitli iller ve örgütlenmelerden gelen konuşmacı ve katılımcılar dokuz oturumda Van Gölü Havzası ve bölgenin ekolojik sorunları, benzer örnekler, Türkiye’de ekoloji mücadelesi, ekolojik sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu. TÜRÇEP’in 9 farklı bölgeden temsilcileri, toplantıda bölgesel ekolojik sorunları da paylaştı.
Van’ın tarihi ve kültürel alanlarının da gezilip tanıtıldığı toplantıda, Van Gölü’nde yoğunlukla evsel ve kanalizasyon atığı kaynaklı olan kirlilik üzerinde duruldu.
Toplantıya katılan ve Van Gölü kenarında bir temizlik eylemi de yapan Birleşik Yeşil Hareket Sözcüsü Oktay Konyar: “Devletin, hukuksuz, antidemokratik uygulamalarının olduğu bir kentte, Dünya Kültür Mirası’nda yer alan Van Gölü’nde bir toplantımızı yaptık. Toplantı saygın ve ilkeliydi, pek çok önemli konu konuştuk. Ama eksik olan bir şey vardı, bu antidemokratik yapıya, bunca şiddete karşı duran insanların, kendi göllerine sahip çıkamamasını gördüm. Çok üzüldüm, incindim. İnci kefali ile övünen, bundan onur duyan, dünyaya anlatan halk, gölün kirliliği konusunda neden bir şey yapamadığını anlatamıyor. Buna itirazım var. Ekoloji hareketi artık birleşmeli ve hep birlikte nükleere de, insan hakları ihlallerine de, kadına şiddete de, çocuk istismarına da karşı çıkmalıyız. Ekoloji, yaşam demektir. Bütün yaşam alanlarını korumak demektir, bunun merkezinde de insan vardır. Bu yüzden Van’daki toplantıyı çok önemli buluyorum. Birleşik Yeşil Hareket’i de özlüyorum” dedi.
Toplantıya katılan İç Anadolu Çevre Platformu sözcüsü Abidin Özkaynak toplantıyı verimli olarak değerlendirdi, ikinci toplantıyı da organize edeceklerini ve TÜRÇEP’in toplantı çıktılarına dair bir basın açıklamasını yakın zamanda paylaşacağını söyledi.
Toplantıyı takip eden gazeteci Pelin Cengiz; Göle 56 bin 400 metreküp kanalizasyon atığı ve günde 650-700 ton civarında evsel atık bırakıldığını ve biri çimento diğeri şeker fabrikası olmak üzere iki sanayi tesisi ile birlikte onlarca taş ve kum ocağı, beton santrallerinin Havza’ya zarar verdiğini yazdı. Ayrıca Van Gölü Havzası için birkaç kez koruma kanunu teklifi veirlmesine rağmen gölü korumaya dair hiç bir kanun olmadığını ve Vanlıların Van Denizi dediği gölün kıyıdan 100 metreye kadar olan mesafede yapılaşmanın yasaklanmasını sağlayan kıyı koruma kanununa da dahil edilmediğini yazdı.
