Alamos Gold’un Çanakkale-Kirazlı’daki altın madenciliği faaliyetlerine karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti’nde koordinasyon kurulu güvenlik ve yangın riskleri gerekçesiyle çadır nöbetine son verildiğini duyurdu. Çanakkale Belediyesi ve Kent Konseyi’ne bağlı STK’ların kararına katılmayan gönüllüler nöbet alanında çadırlarıyla konaklamaya devam ediyor.
Kaz Dağlarındaki altın madenciliği faaliyetlerinin durdurulması için, Alamos Gold’un altın madeni şantiyesinin bulunduğu Kirazlı yakınlarındaki Balaban mevkiinde 26 Temmuz 2019’da başlayan Su ve Vicdan Nöbeti’nde önemli bir yol ayrımı yaşanıyor. Çanakkale Belediyesi ile Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi üyesi STK’lar nöbet alanındaki konaklama uygulamasından geri adım attı ve biri Çanakkale kent merkezinde diğeriyse Kirazlı yakınlarında kurulacak iki koordinasyon merkezinde eylemi sürdürme kararı aldı. Su ve Vicdan Nöbeti’ne desteğe gelen ve nöbet alanında kendi çadırlarında konaklayan yurttaşlar ise çadırlarında kalarak nöbet tutmaya devam edecek.
Kanadalı maden firması Alamos Gold’un Kirazlı’daki altın madeni sahasında, madenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda ileri sürülen sayının çok üzerinde ağaç kesildiği tespit edilince, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları 26 Temmuz 2019 tarihinde Kirazlı’daki maden sahası yakınlarında Su ve Vicdan Nöbeti’ni başlattı (Maden işletmesine ait Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi Nihai ÇED Raporu’nda, işletme faaliyetleri boyunca 45.650 ağaç kesileceği ileri sürülüyordu. Maden sahası üzerinde drone’la yapılan çekimleri ve uydu görüntülerini inceleyen TEMA, en az 195.000 ağacın madencilik faaliyetleri için kesildiği tespitinde bulundu).
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ile imzaladığı protokol uyarınca, Atikhisar Barajı’nda depolanan temiz suyun Çanakkale halkına ulaştırılması sorumluluğunu üstlenmiş olan Çanakkale Belediyesi, temiz su havzalarına oldukça yakın Kirazlı’daki altın madenciliği faaliyetlerinin Atikhisar Barajı su toplama havzasına zarar verebileceği riskine karşı, Su ve Vicdan Nöbeti’ni düzenleyen Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi’yle birlikte hareket etti. Maden projesine karşı Çanakkale Belediyesi daha önce de davacı olmuştu.
Su ve Vicdan Nöbeti için Çanakkale kent merkezinde pek çok afiş asan, Kirazlı-Balaban mevkiindeki nöbet alanına gidiş-gelişler için otobüsler tahsis eden belediye, nöbet alanında çadır kuranların ve ziyaretçilerin kullanması için su deposu, mobil tuvalet, masa ve tenteleri de tedarik etti.
“Güvenlik ve yangın riskleri” yüzünden çadırlı eyleme son
Ancak binlerce kişinin katıldığı 5 Ağustos Büyük Su ve Vicdan Buluşması’nın ardından eyleme destek veren gönüllülerin çoğalması öngörülmeyen bir soruna yol açtı. Aralarında İda Dayanışma Derneği’nin de bulunduğu Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi bünyesindeki sivil toplum kuruluşları ile Çanakkale Belediyesi’nin koordine ettiği eyleme destek vermek için Kirazlı’daki nöbet alanına çadırlarıyla gelerek konaklayan yurttaşların sayısının artması ve Çanakkale Valiliği’nin uyarıları üzerine Su ve Vicdan Nöbeti kapsamında kurulan çadırlar tartışma konusu haline geldi.
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu 9 Ağustos 2019’da, yani nöbetin 15’inci gününde bir açıklama yaparak, Balaban mevkiindeki nöbet alanının çadırlarıyla konaklamak isteyen yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yangın riskinin arttığını, konaklayanların can ve mal güvenliğini sağlama imkânının ortadan kalktığını belirterek çadırlı konaklamanın sonlandırıldığını ve nöbetin Çanakkale kent merkezi ve Kirazlı’da oluşturulacak koordinasyon noktalarında, konaklama olmaksızın süreceğini duyurdu. Açıklama sırasında sorulara cevap veren Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Turan Ünüvar, Orman Genel Müdürlüğü’nden Çanakkale Valiliği aracılığıyla, Çanakkale Belediye Başkanlığı’na yangın riski hakkında uyarı yazısı gönderildiğini doğruladı.
Medyascope‘un haberine göre; 9 Ağustos’ta alınan çadırlı konaklamaya son verme kararı, 18 Ağustos’ta Fazıl Say’ın nöbet alanında verdiği konser sonrasında dün, yani 20 Ağustos’ta yürürlüğe konuldu. Konaklamaya son verme kararıyla birlikte, temel ihtiyaçların karşılanması için alana getirilen mobil tuvalet, su deposu ve mutfak da alandan uzaklaştırıldı.
Gönüllüler çadırlı nöbete devam edecek
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu’nun kararına rağmen nöbet alanında çadırlarıyla konaklamaya devam eden eylemcilerse bugün bir açıklama yaptı. Çadırlarla bölgede konaklanmasının maden firmalarını daha dikkatli davranmaya ittiğini ve kısıtladığını belirten eylemciler, nöbet eylemi için destek istedi: “27 gün önce başlatılan nöbet ve kamuoyu tepkisi sayesinde Alamos Gold ve Doğu Biga Madencilik firmalarının doğa katliamına yönelik faaliyetleri azami ölçüde yavaşlatılmıştır. Nöbet sayesinde on binlerce ağacın kesilmesi geciktirilmiştir. Kaz Dağlarında 7/24 nöbetin sona ermesi halinde buradaki ağaç katliamı hızlanacaktır. Nöbetimiz sürerken ülke çapında çıkan orman yangınlarının benzerlerinin bölgemizde de yaşanmaması için tetikteyiz. Kamuoyuna açıklandığı üzere, Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu kendi eylem planı çerçevesinde mücadelesine devam ederken, çadırlı nöbeti sonlandırma kararı almıştır. Koordinasyon Kurulu’nun tüm lojistik desteğini sonlandırmasına rağmen bizler 7/24 nöbetimize devam ediyoruz. Çadırlı nöbette ısrar altıncı şirketi nasıl yavaşlattıysa, faaliyetlerine de son verip gitmesine sebep olacak.”
Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay: “Sorumluluğu kendileri almalı”
Medyascope’a konuşan Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay’sa, eylemi başlatan Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu’nun kararlarına uymayan kişilerin kendi inisiyatifleriyle eylemi sürdürdüğünü, nöbet alanında konaklamaya devam eden kişilerin sorumluluğunun kendilerinde olmadığını söylüyor: “Başka bir grubun farklı bir inisiyatif geliştirme girişimi var. Devam etmesini istediler. Yangın riski sürüyor. Olumsuzluğa karşı bu sorumluluğu almak istemedik. Ciddi bir kamuoyu oluşturduk, bir hatayla, bir kıvılcımla bunu yok etmek istemeyiz.”
Mutluay, belediyenin ve Kent Konseyi Çevre Meclisi’ne üye STK’ların yokluğunda nöbet alanındaki eylemcilere jandarmanın müdahale etme olasılığının yükselip yükselmediğine ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi: “Orada [Kirazlı’da] koordinasyon kurulunun kararları üzerine eylem başladı. Bize göre anayasal haktır; su hakkıdır, yaşam hakkıdır. Son derece demokratik bir eylemdir. Belediye (orada) olsun ya da olmasın [jandarma]müdahale edebilir. Böyle bir risk her zaman için vardır, geçmişte de vardı. Oraya gelen herkes, koordinasyon kurulunun başlattığı bir eylemi desteklemeye geliyor. Başka kararlar alan sorumluluğunu de kendi almalı. Milyonlara mal olmuş kamuoyu oluşturmuş bir etkinlik var. Bunu desteklemeyip başka inisiyatif alanların kendi sorumluluğudur artık.”
Mutluay çadırlı eylemin sona ermesi kararıyla birlikte, belediyenin sağladığı imkânların nöbet alanından uzaklaştırıldığını da doğruluyor: “Oradaki elektrik Çanakkale Belediyesi ve STÖ’lerin ricası üzerine, yakındaki bir baz istasyonunun trafosundan sağlanmıştı. Mobil tuvalet de STÖ’lerin talebi üzerine kiralanıp alana gönderilmişti. Bu imkânlar Fazıl Say konserine dek uzatıldı. Masa ve tenteler orada kalmaya devam ediyor, geri kalanlar sonlandı. Koordinasyon Kurulu Çanakkale kent merkezinde bir koordinasyon merkezi oluşturacak. Eylem alanı olarak ilk başta düşünülen yerlerden biri Atikhisar Barajı kenarıydı. Koordinasyon Kurulu karar alacak ve ikinci koordinasyon merkezinin nerede oluşturulacağını belirleyecek.”
Yaklaşık yüz eylemci çadırlı nöbeti sürdürüyor
Medyascope’un ulaştığı eylemcilere göre, halihazırda yaklaşık yüz kişi nöbet alanında çadırlarıyla konaklamayı sürdürüyor. Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu’nun konaklamalı eylemden vazgeçmesiyle beraber Çanakkale Belediyesi’ne ait imkânlar da nöbet alanından uzaklaştırıldığı için eylemciler temel ihtiyaçlarını kendileri sağlıyor. Kullanım suyu için alana getirilen su deposu artık yok; bunun yerine kullanım suyu taşımalı olarak nöbet alanına getiriliyor. Elektrik ihtiyacı civar köylerden temin edilen jeneratörlerle giderilirken, eylemciler kendi imkânlarıyla bir de mutfak oluşturdu. Nöbet alanında yangın riskine karşı önlemler alındığı ve konaklama alanı ile orman arasındaki tampon alanın genişletildiği, orman yangını riskine karşı sürekli nöbet tutulduğu, sigara içilmesine bile sadece belirlenmiş alanlarda izin verildiği aktarılıyor.