Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi “Türkiye’de Koronavirüs Öncesi ve Sonrası Ekoloji Hareketleri” başlığını taşıyan söyleşilerine Kanada ve Türkiye’de yaşayan aktivist Dr. Haluk Özçelik ile devam ediyor; “Endişenin temel nedeni, kontrol edilemeyen bir sürecin insan yaşamını doğrudan tehdit etmeye devam etme olasılığıdır. Bu salgın, doğal yaşam alanlarının yok olmasının ve vahşi hayvan ticaretinin de bir sonucu olduğuna göre ekolojinin temel ilgi odaklarından biridir. Sivil toplumun hayatta kalmak için ekolojik dengenin yeniden kurulması talebi, yeryüzündeki tüm yeşil ve ekoloji hareketlerine ivme kazandıracaktır”
Söyleşi: İsmail Akyıldız / 14 Mayıs 2020 / Yeşil Direniş – Ekoloji ve Yaşam Gazetesi
Yeşil/Ekoloji hareketinin tarihsel birikimi hakkındaki görüşlerinizi merak ediyoruz? Böyle bir birikimden söz edebilir miyiz? Eğer yanıtınız evet ise bugüne kadar genel bir değerlendirme yapmanız mümkün mü?
Türkiye’de yeşil/ekoloji hareketi bilinçli ve aydın kesimlerin kendilerini ve yeryüzünü doğru kavrama yetilerine bağlı olarak filizlendi. 1980’lerde partileşme girişimleri meyvelerini verdi, ancak hızlı kitleselleşme çabuk bir biçimde bölünmelere teslim oldu. Ekoloji düşüncesinin hayat bulmasının da bu gelişmelere koşut bir çizgi izlediğini düşünüyorum. Elbette o günleri yaşamış arkadaşlarımız, bizzat eylemlilik ve etkinliklerin içinde yer aldıklarından tarihsel birikimin niteliklerini yorumlama hakkına sahiptir. Ben yeşil harekete çok sonradan katıldım.
Yeşil/Ekoloji hareketinin tarihsel birikimi hakkındaki görüşlerinizi merak ediyoruz? Böyle bir birikimden söz edebilir miyiz? Eğer yanıtınız evet ise bugüne kadar genel bir değerlendirme yapmanız mümkün mü?
Salgın, bilimsel varsayımlara uygun bir çizgi izliyor ve yakında yavaşladığını izleyeceğiz, ancak arkasında bırakacağı korku ve endişe büyük boyutlarda olacak gibi duruyor. Endişenin temel nedeni, kontrol edilemeyen bir sürecin insan yaşamını doğrudan tehdit etmeye devam etme olasılığıdır. Bu salgın, doğal yaşam alanlarının yok olmasının ve vahşi hayvan ticaretinin de bir sonucu olduğuna göre ekolojinin temel ilgi odaklarından biridir. Sivil toplumun hayatta kalmak için ekolojik dengenin yeniden kurulması talebi, yeryüzündeki tüm yeşil ve ekoloji hareketlerine ivme kazandıracaktır.
Salgın, toplumun maddi ve insan gücü katkılarının yeşil ve ekoloji hareketlerine yöneleceği bir ortamı kaçınılmaz olarak yaratıyor. Avantajlarımızın bilinirliğin hızla arttırılması ve örgütlenme olanaklarının tabana yayılması olduğunu düşünüyorum. Bu sürece zarar verebilecek olgu ise korku ikliminin dağılmaması halinde bireylerin iletişimsizlik ve kendi kabuguna çekilme gibi psikolojik sorunlarla karşi karşıya kalması olabilir.
Küresel ekolojik kriz Türkiye’ye ne şekilde yansımakta? Bugün ülkenin en önemli ekoloji sorunları -öncelik sıralamasına göre- nelerdir?
Neoliberal duzenin en sadık hizmetkarlarından biri olan ülkemiz, çevre sorunlarına ilgisizligin ötesinde inkar etme, doğal kaynakların talan edilmesi ve ekosistemlere saldırı kategorilerinde en ön sıralarda yer almaktadır. Doğal yeşil alanların, meraların, tarım alanlarının, akarsularımızın acımasızca yok edilmesi başta olmak üzere, mega projelerin verdiği çok yönlü zararlar ile denetimsiz endustrinin yarattığı hava, su ve toprak kirliliği ilk aklıma gelen ekoloji sorunlarıdır.
Ekoloji hareketinin bundan sonra nasıl bir yönelimi olacaktır/olmalıdır? Ne yapmalıyız? Ne yapmamalıyız?
Ekoloji hareketi, insanlarımızın yaşanılası bir dünya taleplerini doğru kanallara yönlendirme ve somut kazanımların hangi yöntemlerle elde edilebilecegi konularında temel katkıları sunmak ve sureci yönetmek üzere yeniden konumlanmalıdır, bu konuda tüm aktivist arkadaşlar özveri ile üzerimize düşen yükümlülükleri samimiyetle kararlaştırmalı ve bunları yerine getirmek üzere gayret gostermeliyiz. Korona sonrası dunya farklı olacaktır, burada yerimizi almak için kişisel hırslara ve tüketim eğilimlerimize yenik düşmemeliyiz. Kemikleşmiş algıları, en başta da tüketerek var olma paradigmasını yıkmak zorundayız. Salgın nedeniyle sürmekte olan kısıtlama ve önlemler bir süre sonra iyice azalacak. İşte bu aşamada topluma gerçekleri anlatmak görev olarak önümüzde duruyor. Sabırla, kararlı bir şekilde canlı tutulacak iletişim kanalları kullanarak başarabiliriz.
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Bugüne kadar hangi yeşil/ekoloji hareketlerinin parçası oldunuz?
Ben, Haluk Ozcelik, Halk Sağlığı hekimiyim. İşyeri Hekimi olarak mesleğimi sürdürüyorum. Turkiye’de Birleşik Yeşil Hareket, Kanada’ da Project Save the World grubu içerisinde yer alıyorum. Küresel İklim Değişikligi ve Norobilim alanlarında okumaya ve yazmaya calışıyorum.
Kapak fotoğrafı hakkında bir not: “Trakya da ailemize ait bir tarlada yabancı bir şirketin doğal gaz araması sırasında ağaçlara ve bitki örtüsüne verdiği zararları saptamak için çekilmiş bir fotograftır” (H.Özçelik)