Dersim’den merhaba, sevgili yaşam savunucuları, ekoloji dostları. Bu mektubu sizlerin bize dokunup, yanımızda olduğunuzu hissettirdikten, yüreklerimizdeki umudu yeşertip diri kalmasını sağlayarak geri dönüşünüzden 2 ay 20 gün sonra kaleme alıyorum. Uzaktan da olsa tekrar bir araya gelip sohbet etmeden önce -bu kısa süre içinde- neler yaşadığımızı anlatmak ihtiyacı hissediyorum…
Hatun Esen’in Dersim’den yaşam savunucuları ve ekolojistlere gönderdiği mektup:
Dersim’den merhaba, sevgili yaşam savunucuları, ekoloji dostları. Bu mektubu sizlerin bize dokunup, yanımızda olduğunuzu hissettirdikten, yüreklerimizdeki umudu yeşertip diri kalmasını sağlayarak geri dönüşünüzden 2 ay 20 gün sonra (11 Aralık 2021) kaleme alıyorum. Uzaktan da olsa tekrar bir araya gelip sohbet etmeden önce sizler ayrıldıktan sonra -bu kısa sürede- neler yaşadığımıza anlatmak ihtiyacı hissediyorum…
Ahh güzel insanlar… Düşündükçe aklım almıyor. Ne çok kanatıyorlar yüreklerimizi, ülkenin her yeri yangın yeri. Soluklanmadan nerde bir yıkım talan varsa oralara koşturmanızı ve oradakilerle omuz omuza sürdürdüğünüz mucadelelerinizi haberlerden izliyorum.
Doğanın dostları, bizim burada doğadan, insanlıktan yana güzel şeyler olmuyor, sizler buradan ayrıldıktan sonra bizim burası yine payına düşeni fazlasıyla aldı. Ovacık ilçemizin Otlubahçe köyünde izinsiz sondaj çalışması yapıldı, bu halkımızın canını katbekat yaktı. Bu köy 1993-1994 yıllarında güvenlik gerekçesiyle boşaltılıp ve geçen onca yıla rağmen hala yasak olan ve köy sakinlerinin gidip mezar ziyaretlerini yapmasına bile izin verilmeyen bir köydür. Bu köye madenciler ne hikmetse elini kolunu sallaya sallaya iş makineleriyle girebilmişlerdir.
Ovacık’ da bulunan Otlubahçe köylüleri hemen toplanıp köylerine gidip bu çalışmanın derhal durdurulmasını istemişlerdir. Sosyal medyada da oluşan kamuoyunun desteğiyle büyük şehirlerdeki dostların katılımı ve Dersim’deki doğa dostları, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileriyle yine yollara düştük ve Ovacık’da bir araya geldik ve Otlubahçe köyüne doğru yola çıktık. Henüz 10 dakikalık bir yol yürüyüşü sonrası yürümeden güvenlik gerekçesiyle yolumuz kesildi.
Avukatların görüşmesi sonucu basın ve kurumlardan 5 kişiye izin verilebildi. Orman müdürlüğünden izin alınmadan kaçak çalışma yapılmakta olduğu ortaya çıktığında görevliler iş makinelerinin o gün akşama kadar bölgeden indirileceğini ifade etmişler. Bölgeye giden arkadaşlarımız Ovacık’a döndüğünde makinelerin çalışmadığını lakin bölgeden henüz çıkarılmadığı dile getirince köylülerle bir araya gelerek toplantı yaptık ve şu kararı aldık: Makineler inene kadar burayı terk etmeyeceğiz. İkinci gün izin almadan tekrar köye çıktık: Bizi mezar taşları ve yıkık evlerin duvarları karşıladı!
Bizimle birlikte olan o köyden bir arkadaşımızla mezarlara doğru yürüdüğümüzde duygusal anlar yaşandı… Virane evlerin az ilerisinde iş makineleri duruyordu, makineler köylülerin direnmesi sonucu çalışma alanın dışına alınmıştı. Yürüyerek çalışma alanına gittik. Sondaj yapılıp, numune alındığı söylenen bu yerde bir maden çalışması başladığı taktirde bu bölgenin insanlarla birlikte bütün bitki ve canlılara mezar olacağını dile getirdik.
Merkeze dönülüp tekrar girişimlerde bulunuldu. Akşam gelen bir telefon ile iş makinelerinin kesinlikle indirileceği bilgisi geldi. Bizlerde derin bir nefes alıp bir kez daha birlikte mücadele etmenin kazanımını gördük.
Ben sizlere bu satırları yazarken bir haftadır yurt dışından ve yurt içinden gelen avcılara karşı canlıların yaşamını koruma mücadelesi veriyoruz. Özellikle yöre halkı için inanç gereği kutsal olan dağ keçilerimiz tehlike altında. Oysa bu coğrafyada bütün canlıların yaşam hakkı var. Hangi akıl tutulmasıyla para karşılığı olarak bizim kutsal saydığımız canlılara kıyılabilir ki bunu anlayamıyor duygularımı anlatacak kelimeler bulamıyorum…
İlimizde yükselen tepkiler sonucu geri atmak zorunda kaldılar. ” Domuz sayısındaki artış yüzünden geldik bu coğrafyaya” diyorlar. Neden? Domuzların canı yok mu? Size mi kalmış doğal hayatı dengelemek? Avcılığı ne ilimizde ne de ülkemizde istemiyoruz..
Avcılık spor değil cinayettir.
Siz yüreği güzel doğanın dostlarına sincabın, kuşun, kurdun, dağ keçisinin ve görkemli dağların selamını gönderiyoruz..
NOT(1) “Dersim İçin Yollardayız” diyerek bir araya gelen 54 ekoloji örgütü Dersim’de orman yangınlarına dikkat çekmek için 15-16 Eylül 2021 tarihlerinde İstanbul’dan yola çıkarak Dersim’e gitmişlerdi. Dersim Seyit Rıza Meydanı’nda gerçekleştirdikleri basın açıklmasında “Kazdağları’ndan Dersime/İkizdere’den Akbelen’e/Doğa sınır tanımaz” pankartını açan yaşam savunucuları daha sonra yangın bölgelerinde incelemelerde bulunmuş ve kamuoyunun katılım sağladığı etkinlikler gerçekleştirmişti.
NOT(2): Grup 14 Aralık 2021 tarihinde (bugün) tüm doğa ve yaşam savunucularının davet edildiği bir toplantıda Dersim yolculuğu üzerine değerlendirmelerde bulunulacak. Saat 20.30 başlayacak çevrimiçi toplantıya katılmak için burayı tıklayabilirsiniz
Kazdağlarından Dersim’e #DoğaSınırTanımaz