“Sevgili Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu davasında da henüz her şey sona ermiş değil. Azmettiricilerin ortaya çıkarılması için büyük bir çaba harcayıp kamuoyunun gündemine sokmak zorundayız. Ancak kamuoyu baskısı ve aşırı gündem haline gelebilirseniz süreçler biraz olsun işliyor. Büyüknohutçu davasında da bir çaba içerisinde olduk ancak yeterli kamuoyu oluşturmaya yetmedi bu.”
Yaşam savunucuları Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çifti 9 Mayıs 2017 günü Kızılcık Yaylası’ndaki dağ evlerinde korkunç bir şekilde öldürüldü! Antalya´nın Finike İlçesi taş ve mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan çiftin öldürülmeleri ülke genelinde yaşam alanlarını savunan direnişçilere verilen bir gözdağı olarak yorumlandı. Cinayetin ardından geçen yaklaşık 5 yıl içinde yaşananlar bu görüşü doğrular nitelikte. Büyüknohutçu davası bugün adeta kapatılma noktasına gelirken yaşam savunucularına ülke genelinde baskı ve saldırılar daha önce görülmemiş ölçüde artış gösterdi. Bu sürece dikkat çekmek ve dur demek için bir araya gelen “Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Grubu” çiftin katledilişinin 5.yılında kapsamlı etkinlikler gerçekleştirmek için hazırlıklara başladı. Yeşil Direniş Gazetesi bu hazırlık sürecine destek vermek için kolları sıvadı. İkinci olarak Antalya ekoloji mücadelesi veren gazeteci/yazar sevgili Erol Malçok’un kapısını çaldık:
Büyüknohutçu cinayeti üzerinden yaklasik 5 yıl geçti. Bu süreç icinde dava ne yazık ki hemen hemen askıya alinmış görünüyor. Davanin avukatlarindan Tuncay Koç ile yaptığımız bu söyleşiden sonucu çıkarmak mümkün. Antalya yerelinde mücadele veren bir ekoloji akivisti olarak siz 5 yıl sonra bugün Büyüknohutçu davası hakkinda neler söylemek istersiniz?
“Ancak kamuoyu baskısı ve aşırı gündem haline gelebilirseniz süreçler biraz olsun işliyor. Büyüknohutçu davasında da bir çaba içerisinde olduk ancak yeterli kamuoyu oluşturmaya yetmedi bu.”
Tuncay’ın söyleşisini okudum. Evet söyledikleri çok doğru ve son derece can yakıcı. Ben de en başından beri davayı takip edip, basına yazma gayretinde bulunan birisi olarak şunu söyleyebilirim: en başından beri etkin bir soruşturma yürütülmediği gibi üzerine gidilse sonuç alınabilecek durumların da üzerine gidilmedi. Ayrıntıya girmeyim Tuncay anlatmış zaten. Ülkemizin içinde bulunduğu hukuk ortamında bu duruma şaşırmamak lazım. Maalesef artık kendiliğinden işleyip sonuca ulaşan dava süreçleri yok. Ancak kamuoyu baskısı ve aşırı gündem haline gelebilirseniz süreçler biraz olsun işliyor. Büyüknohutçu davasında da bir çaba içerisinde olduk ancak yeterli kamuoyu oluşturmaya yetmedi bu.
Peki ne yapılmalıydı ya da ne yapmak lazım şimdi?
“Ne yazık ki özellikle Latin Amerika’daki ekoloji aktivisti cinayetleri de gösteriyor ki gerek ulusal gerek uluslararası bir basınç oluşturulursa hükümetler etkin soruşturmalar yürütüp, şirketler geri adım atıyor ve cinayetler azalıyor.“
Ne yazık ki özellikle Latin Amerika’daki ekoloji aktivisti cinayetleri de gösteriyor ki gerek ulusal gerek uluslararası bir basınç oluşturulursa hükümetler etkin soruşturmalar yürütüp, şirketler geri adım atıyor ve cinayetler azalıyor. Örneğin, Orta Amerika ülkelerinden Honduras’ta aktivist Berta Caseres 2016’da öldütülmüştü. Caseres için uluslararası çok etkin bir kampanya ve Honduras Hükümeti’ni protesto eylemliliği örgütlendi. Bir sonraki yıl Honduras’taki cinayetler on kat azaldı.
“Sevgili Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu davasında da henüz her şey sona ermiş değil. Azmettiricilerin ortaya çıkarılması için büyük bir çaba harcayıp kamuoyunun gündemine sokmak zorundayız.”
Sevgili Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu davasında da henüz her şey sona ermiş değil. Azmettiricilerin ortaya çıkarılması için büyük bir çaba harcayıp kamuoyunun gündemine sokmak zorundayız. Ancak şunu özellikle belirtmek istiyorum. Türkiye’de ekoloji mücadelesi, doğa ve yaşam savunusu bir avuç ekolojiste havale edilmiş durumda. Oysa her coğrafyada her insana veya diğer canlı yaşama her tehdit her bireyi ilgilendiriyor. Ve bu ilgi evinde üzülmek şeklinde değil, kalkıp harekete geçmek şeklinde olmalıdır.
“Ekoloji ve yaşam savunusu mücadelesine katılım ne kadar artar ve herkes bulunduğu habitata ne kadar sahip çıkarsa aktivistlerin hayatı da o kadar güvende olur.”
Ekoloji ve yaşam savunusu mücadelesine katılım ne kadar artar ve herkes bulunduğu habitata ne kadar sahip çıkarsa aktivistlerin hayatı da o kadar güvende olur. Bu anlamda Aydın Çine’de saldırıya uğrayan Coşkun Ailesi’nin her zaman yanında olmalıyız. Yoksa paradan başka bir şeyi gözü görmeyen şirketlerin fütursuzluğu giderek artacaktır. Son olarak şunu eklemek isterim. Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Grubu kurduk. Sürece destek vermek isteyen herkesi aktif katılıma davet ediyorum. Sevgi ve dayanışmayla.
NOT(1): Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Gurubu‘nunun Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirmek istediği etkinliklere destek vermek ve katılmak isteyenler kendilerini ya da ait oldukları grubu kısaca tanıtarak yesildirenis@gmail.com adresine mail atabilirler.
NOT(2): “Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Gurubu” adı altında bir araya gelen yaşam savunucuları 12 Aralık 2021 tarihinde Aydın/Çine Topçam Köyü’nde Eysim Maden Araştırma Şirketi’ne karşı mücadele veren Coşkun ailesinin evinin kurşunlanmasından sonra kamuoyuna yönelik acil bir dayanışma çağrısında bulunmuştu. Bu dayanışma çağrısını yineliyor yaşam savunucularını desteğe çağırıyoruz;
Söz veriyoruz, yaşam alanını savunan hiçbir birey yalnız kalmayacak!
Söz veriyoruz, Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu cinayetinin bütün yönleriyle aydınlanması için büyük bir çaba içerisinde olacağız!
Söz veriyoruz, kapitalizmin kendi krizinin kendisini imhaya sürükleyen bu sistem krizinin tüm canlıları ve gezegeni de yok etmemesi için ne gerekiyorsa yapacağız!
Söz veriyoruz, yaşamı var eden tüm canlıların, doğanın hakkını savunmak için cesaretle sisteme karşı duracağız, tıpkı sevgili Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu gibi…
Çağrının metninin tamamına buradan ulaşabilirsiniz
