Yaşam Ve Dayanışma Yolcuları: Bahaneyi Bırak Görevini Yap

0

Yangın tüm görgü tanıklarının ısrarla bildirdiği gibi DEDAŞ’ın yüzde yüz ihmali/görev kusuru olan elektrik iletim hattındaki direklerdeki tellerin sürtünmesi, bundan çıkan kıvılcımların ekinleri ateşe vermesi neticesi çıktı. Ama AKP valisi Anız diyerek inkâr siyaseti uyguladı. Olaya nerden bakarsak bakalım AKP’nin MHP’nin istemlerine uygun olarak bölgede uyguladığı OHAL rejiminin acı sonuçları, tıpkı Kayyım uygulaması gibi bu olayda da karşımıza çıkıyor

İki gün önce Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı ilçesinde çıkan yangınlar neticesi şu ana dek 15 İnsan hayatını kaybetti, çok sayıda yaralı var ve gelen bilgilere göre bölgede yanık tedavi ünitesi olmadığından ağır yanıkların durumu hayati tehlike içeriyor. Bu yangında 500’ün üzerinde hayvan da hayatını kaybetti, onların yürek paralayan görüntüleri hala hafızamızda. Bu yangınlar nedeni ile yaşam ve dayanışma yolcuları da bir basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle:

“Bu kaçıncı felaket ve bu kaçıncı ihmal. AKP hükümeti daha önce olanların olmayacağını vadederek çevik ve vatandaş odaklı bir devlet vaadi ile iktidara geldi. Ama çok kısa zamanda daha önce aksamalarla da olsa işleyen düzeni hem bozdu hem de eskisinden beter bir hantallığa sahip oldu. Dünden önceki gece başlayan ve ihmaller nedeni ile büyüyerek felakete dönüşen Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı İlçeleri Arasında (Bölge İnsanı tarafından Amed/Xana Axpa ve Mêrdîn/Şemrex olarak anılan yerler arası bölge) gerçekleşen yangın bir dizi yanlış nedeni ile felakete dönüştü. Yangın tüm görgü tanıklarının ısrar bildirdiği gibi DEDAŞ’ın yüzde yüz ihmali/görev kusuru olan elektrik iletim hattındaki direklerdeki tellerin sürtünmesi, bundan çıkan kıvılcımların ekinleri ateşe vermesi neticesi çıktı. Ama AKP DEDAŞ’ı kollamak adına anız yangını diyerek, her zaman yaptığı gibi yalana sarıldı. Yangın, AKP’nin eyyamcı, ihmalkâr siyasetine ayrımcılığın da eklenmesi sonucu felakete dönüştü. Bu yangın sonucu 15 insan hayatını kaybetti, ölenlerin ve yaralananların tamamı da yangına ilk müdahaleyi yapan ve yangın söndürme eğitim almamış, gerekli donanımı olmayan köylüler. Yangında 5 kişi ağır yaralandı ve çok sayıda yaralı bulunuyor. Veterinerler odasının verdiği bilgilere göre 500’den fazla koyun hayatını kaybetti. 214 hayvan ise ağır yaralı ve yazık ki henüz tam bir yoğun bakım tedavisi uygulanmıyor. Hatta gelen bilgilere göre yaralananlardan bazıları için (bölgeden gelen bilgilere göre 214’ü kesime yönlendirilmiş durumda) “kesime yollandı” ifadesi en az ölen insanlar kadar yürek paralayıcı, ağır yaralı bir insan nasıl tedavi edilirse bu hayvanlar da öldürülmek yerine yaşatılabilirdi. Ama ne yazık evcil hayvanlar bir can değil mal olarak algılanıyor. Ayrımcılığa uğrayan Kürt halkı mazlumken zalime dönüşebiliyor çünkü önce insan diye düşünülmekte.

OHAL Rejiminin Acı Verici Sonucu

Olaya nerden bakarsak bakalım AKP’nin MHP’nin istemlerine uygun olarak bölgede uyguladığı OHAL rejiminin acı sonuçları tıpkı Kayyım uygulaması gibi bu olayda da karşımıza çıkıyor. İsrail’deki Apartheid rejimine benze biçimde iki farklı hukuk uygulanıyor, iki farklı afet müdahale sistemi uygulanıyor. Bu yangın batı bölgelerinde yaşansaydı talep edilen gece görüşlü yangın söndürme helikopteri yangın olan bölgeye sevk edilecek ve havadan ile yerden yapılan eş zamanlı müdahale ile yangın büyümeden kontrol altına alınacaktı. Ancak söz konusu yangın başka bir hukukun geçerli olduğu bölge olunca o gece görüşlü yangın söndürme helikopteri yangın yerine sevk edilmedi, havadan müdahale gecikince de yangın bir felakete dönüştü. Bu, her yıl bölgede çıkan orman yangınlarında nasıl bir prosedür uygulanacağının da göstergesi niteliğinde.

Hükümet Suçlu Olduğu Kanıtlanan DEDAŞ’ı Aklama Derdinde

Hükümet kendisine rant sağlayan DEDAŞ’ı kollamayı yurttaşlarının hayatından daha değerli görüyor. Hükümet yangınlar, depremler, seller gibi afetlerde beklenen çevik müdahale birimleri kurmak yerine kendi arpalığındaki bürokratların selametini daha çok önemseyen bir partizanlık ile ülke insanının can güvenliğini hiçe sayıyor. Tüm bu nedenlerle bu hükümetin kendisi bir afete dönüşmüş durumda ve bize düşen de bu afeti başımızdan göndermek olmalı. Çünkü söylenenlere kulağını kapatmış ve sürekli bahane üreterek kendi koltuğunu her şeyin üstünde tutmayı alışkanlık haline sokmuş bir yönetim var. Yani yönetime talip olanlar yönetmekten sadece baskı uygulamayı anlıyor, devletin baskısı ile herkesi susturan bir dikta modelini esas alıyor, işleri ve hayatı yönetmek yani idare denen şeyi ise tamamı ile rafa kaldırılmış durumda. Tam da bu nedenle bu yönetimin kendisi bir güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Bu yönetimin tek bir panzehiri var o da özgürlük. Demokrasi denen rejim var olursa ve herkese uygulanan bir hukuk sistemi yerleşirse o zaman güvenli bir şekilde yaşarız ama OHAL rejimleri demokrasiyi askıya aldığı için yurttaşların güvenliği de en önemli sorun haline geliyor.

Düzen Muhalefeti Umut Vermiyor

Hükümetin ayrımcı mantığı bir vaka. Ama düzen muhalefeti de bir başka büyük sorun. sağa açılayım derken giderek AKP’nin kopyası haline gelen cici muhalefet de ne yazık ki bizim en büyük trajedimiz. Ana muhalefet partisi konumundaki CHP yönetiminden bu felaketle ilgili eleştirel tek cümle çıkmış değil, hükümetin anız masalına karşı çıkıp DEDAŞ’tan hesap sorulmasını talep etmek yerine deyim yerinde ise kulağının arkasına yatmayı tercih ediyorlar.

Yaşam ve Dayanışma yolcuları olarak öncelikle Kürt Halkına baş sağlığı diliyoruz, yaralı insanlar gibi yaralı hayvanların da en kısa zamanda sağlığına kavuşması için gereken seferberliğini gösterilmesini diliyoruz. Bölgedeki yaşam savunucu arkadaşların hayvan haklarını da gündemlerine almalarını ve köylülerde hayvanlarının bir mal değil can olduğunu düşünmelerini sağlayacak zihinsel dönüşüm için çaba sarf etmelerini bekliyoruz. Artık hepimizin hayatı için bir güvenlik sorunu haline gelen hükümete karşı da büyük bir ekolojik muhalefetin örülmesi için her tür çabayı göstereceğimizi, AKP’nin kopyası haline gelen ana muhalefetinde tavrının değişmemesi halinde bizden oy alamayacağını bilmesini istiyoruz.

Özgürlüğün doğada ve ülkemizde salındığı günleri görmek için herkesi mücadeleye çağırıyoruz.

Yaşam ve Dayanışma Yolcuları “

Share.

About Author

Leave A Reply