THHP iklim kanununda fosil yakıtlar hedefi olmadığı gibi Hükümetin bu tür yakıtlar kullanan santrallarla elektrik üretmeye devam ettiğine dikkat çekti. Emisyon ticaretinin sakıncalarını da sıralandığı konuşma metninde “Öte yandan, bugün Türkiye için de kurulmaya çalışılan Emisyon Ticaret Sistemi hayata geçtiğinde, eğer sera gazlarını azaltma hedefine yönelik ciddiyetle ve şeffaflıkla işletilirse piyasa bu termik santrallerin ekonomik olarak ayakta kalmasını imkânsız hale getirecek
AKP’nin karbon ticaretinin önünü açan teklifine STK’lar itirazlar yağdırmaya devam ediyor. Temiz Hava Hakkı Platformu ’da itiraz edenlerden. THHP İklim Kanununun iklim krizine karşı bu toplumu korumak ve güçlendirmek için somut adımlar içermesi gerektiğini, ancak Kanun teklifinin bu somut adımların ne olacağına dair güçlü politik bir ana hat çizmediğini, Kanunda bu küresel ve yaşamsal krizin ana sorumlusu olan fosil yakıtlardan kademeli vazgeçişe dair tek bir politik hedefin olmadığını belirttiği açıklama metninde.” Oysa iklim krizini derinleştiren fosil yakıtlar sadece gelecekteki yaşamımızı tehdit etmekle kalmıyor. Bugün de toplu olarak yaşamlarımızı elimizden alıyor. Türkiye’de sadece bir yılda (2022) 68.440 kişi hava kirliliği nedeni ile yaşamını kaybetmiş durumda (1). Bu ölümlerin yarıdan fazlasından kömür ve petrol gibi fosil yakıtların neden olduğu hava kirliliğinin sorumluluğu.” Görüşünü savundu.
Kanunda Fosil Yakıtlar Hedefi Yok
THHP iklim kanununda fosil yakıtlar hedefi olmadığı gibi Hükümetin bu tür yakıtlar kullanan santrallarla elektrik üretmeye devam ettiğine dikkat çekerek Kahramanmaraş’ın Afşin – Elbistan bölgesine 688 MW’lik yeni bir santral yapılması için çalışmaların devam ettiğini vebu santralın işletmeye alınırsa, her tür baca gazı filtresi AB standartlarında en iyi mevcut teknolojiler ile inşa edilse bile tam 2,6 milyar yani 95 milyar Türk Lirası sağlık maliyetine neden olacağını ifade etti.
Emisyon ticaretinin sakıncalarını da sıralandığı konuşma metninde “Öte yandan, bugün Türkiye için de kurulmaya çalışılan Emisyon Ticaret Sistemi hayata geçtiğinde, eğer sera gazlarını azaltma hedefine yönelik ciddiyetle ve şeffaflıkla işletilirse piyasa bu termik santrallerin ekonomik olarak ayakta kalmasını imkânsız hale getirecek. O zaman 35 bin kömür madeni işçisi ve 8 bin termik santral işçisi başta olmak üzere bu sektörden ekmek yiyen emekçilerin ve ailelerinin ve ekonomik olarak fosil yakıtlara bağımlı bölgelerde yaşayan yurttaşların insan onuruna yakışır bir geleceği olabilmesi için somut, katılımcı işleyiş mekanizmaları, finansman kaynakları olan bir ulusal adil geçiş programı tasarlanmalı ve kanuna entegre edilmelidir. Kaldı ki bu risk sadece termik santraller için değil karbon emisyonu yüksek tüm sanayi için geçerli olacak.”Denildi.
Yük Toplumun Sırtına Yüklenmiş Durumda
Metnin devamında ise şunlar söylendi“İklim krizi ile bugün samimiyetle mücadele etmeye başlamazsak, yaşayacağımız ekonomik sıkıntılar bununla sınırlı değil. Bugün bile bu yük toplumun sırtına yüklenmiş durumda. Türkiye’de 2023 yılında yaşanan aşırı sıcak havalar nedeniyle 471 milyon iş saati kaybı oluşmuş durumda. Bu kaybın yol açtığı hane geliri kaybı 846 milyon ADB doları, bugünkü kur ile 30,9 milyar Türk lirası. Bu kaybın %50’si tarım sektöründe emekçilerin aşırı sıcaklara maruz kalması ile gerçekleşmiş. Çiftçilerimizi ayakta tutamazsak, gıda güvencesini nasıl sağlayacağız? Üstelik bu bedeller iklim krizinin hala başlarında olduğumuz bugünün kayıpları.
Bu kanun teklifi esas olarak ekonomiyi önemsediği için fosil yakıtlardan çıkmamakta ısrar etmenin ekonomik bedellerinden bahsediyorum. Öte yandan doğanın, insan yaşamının ve bu gezegende bizimle birlikte yaşayan diğer tüm canlıların varoluşuna biçilebilecek bir değer yok.
Kanun Teklifi Bir Ticaret Kanunu
Kanun teklifi bu haliyle bir İklim Kanunu değil, bir ticaret kanunu. Ancak bizim acilen Türkiye’nin iklim politikasının ve uygulama yapısının belirleneceği çerçeve bir kanuna ihtiyacımız var.”
THHP gerçek bir iklim kanunu için olması gerekenleri de şöyle sıraladı “Net biçimde sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedeflemeli ve bunun için tarihi olan mutlak azaltım hedefi koymalı. Kömürden çıkış için kısa-orta vadeli bir plan yaparak öncelikle en eski ve en kirlileri olmak üzere kömürlü termik santralleri kapatmayı hedeflemeli.
Tekrarlıyoruz: Başta kömür madenlerinde ve termik santrallerde çalışanlar olmak üzere fosil yakıtlara bağımlı sektörlerdeki işçilerin, ailelerinin ve ekonomik olarak fosil yakıtlara bağımlı bölgelerde yaşayan yurttaşların insan onuruna yakışır bir geleceği olabilmesi için somut, katılımcı işleyiş mekanizmaları, finansman kaynakları olan bir ulusal adil geçiş programı tasarlanmalı ve kanuna entegre edilmelidir.”