Ilısu Barajı’nın durdurulması, Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin tüm sakinleriyle yaşatılması için mücadele etmek üzere yola çıkan Hasankeyf Koordinasyonu 5 Temmuz tarihinde, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makine Mühendisleri İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Koordinasyon üyesi Mehmet Kızmaz, yaptığı açılış konuşmasına yerleşimin tarihinin önemini vurgulayarak başladı: “İlk yerleşimin 11 bin 500 yıl önce gerçekleştiği ve bir açık hava müzesi olan Hasankeyf, Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’da Ortaçağ’a ait bütünlüğünü koruyabilen tek kent. Mezopotamya’da insanlığın yerleşik hayata geçişinin en belirgin örneği. Persler ile Romalılar için ileri karakol, Süryani Piskoposluğu’nun dini başkenti, Doğu ülkelerine özgü Hristiyan Kiliseleri’nin ilk merkezi, Artukluların başkenti… İpek Yolu üzerinde önemli bir güvenlik mevkii olarak kurulan Hasankeyf’ten Marco Polo bile Çin’e gittiği yolculuğunda geçmiştir. Kısacası insanlık tarihinin en çarpıcı miraslarından biri…”
Aynı zamanda Kızmaz, Hasankeyif’in 1978 yılında Arkeolojik sit alanı ilan edilmesine rağmen, korunması ve sonraki nesillere bırakılması için gerekli hiçbir çalışmanın yapılmadığını da vurguladı.
Kızmaz, baraj gölünün oluşması taktirde büyük bir bölgede iklimin değişmesine ve daha dengesiz bir yağış rejimi olabileceğinin de altını çizdi. Bu değişimden dolayı sağlık sorunları da artacaktır. 80 bin insan da evlerinden ayrılmak zorunda kalacak. Aynı zamanda Ilısu Barajı özellikle Bağdat ve Musul gibi birçok sayıda Irak şehrinin içme suyu temininde de ciddi sorunlar oluşturacak ve büyük oranda nehirlerden sulamaya dayalı Irak tarımı büyük risk altına girecektir.
Hasankeyf için geç değil
“Bölge ülkelerinde ve dünyada yüz binlerce imza toplanan kampanyalardan en son başlatılan “Hasankeyf için geç değil” kampanyası da sürmektedir. 1980’lerden itibaren sular altında kalacak denilirken, bugün Hasankeyf ve Dicle Vadisi, 1988’den beri baraja karşı çıkan ulusal ve uluslararası onlarca sivil toplum kuruluşu ve milyonlarca insanın verdiği tepki sonucu hâlâ ayakta. Türkiye Hükümetine Ilısu Baraj Projesi’ni bir an önce durdurması çağrıları devam ederken, 10 Haziran’da gerçekleşeceği ilan edilen su tutma işlemi ertelendi. Ama proje durdurulmadı” açıklamasını yapan Kızmaz, Hasankeyf için geç olmadığını vurgularken geç olmama nedenlerini de şöyle sıraladı:
“Mezopotamya Sazlıkları’nın kurumaması ve orada bir çocuğun su içmeye devam etmesi için daha geç değil. Dünyada benzeri olmayan bir evrensel miras alanı olan Hasankeyf için geç değil. Bazı eserleri taşınmış ve kale etrafında devasa set örülmüş olsa bile Hasankeyf için geç değil. Baraj kapakları kapatılsa da geç değil. Baraj gölü dolsa da geç değil” ifadelerini kullandı.”
Kızmaz konuşmasına şöyle devam etti: “Sona yaklaşılmış olsa da Ilısu projesinin neresinden dönersek dönelim, bu hepimize kârdır. Bir an önce Ilısu Barajı durdurulmalı ve proje iptal edilmelidir. Hasankeyf Koordinasyonu olarak da Hasankeyf’in ve Dicle vadisinin kurtarılması için, Ilısu baraj projesi bitmiş olsa bile su tutulmasına karşı durmak ve su tutulsa bile baraj havzasından suyu boşaltmak için mücadelenin genişletilerek devam ettirilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Dicle Vadisini ve en az 11 bin 500 yıllık tarihe sahip Hasankeyf kentini kurtarabiliriz. Bu sorumluluğu alacak herkesi de Hasankeyf Koordinasyonu içinde yer almaya davet ediyoruz.”
Hasankeyf önemli bir miras
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm ise, “Hasankeyf önemli bir mirastır. Onlar öyle bakmıyorlar. Orası onlar için nasıl bir rant sağlayacak ona bakıyorlar. Geleceğimizi bugünümüzü geçmişi yok etmeye çalışıyorlar. Sadece Hasankeyf değil, Kürdistan ve Türkiye’nin bir çok yerinde doğa tahrip ediliyor. Buna dur demek bizim görevimiz. Bunu Kürdistan ve Türkiye meselesi olarak görmemek gerekir, buna dünya meselesi olarak bakmamız gerekiyor. Çünkü burada yaşanan bir tahribat bütün dünyayı etkiliyor” diyerek Hasankeyf için daha önce duyarlılık oluşturulmadıkları için özeleştiri de verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, yaptığı konuşmada “İnsanın doğduğu, yaşadığı, büyüdüğü bir coğrafyayı tahrip etmek insanın içini başka acıtıyor Hasankeyf benim için öyle” dedi.