Alamos Gold, Kaz Dağları’nda altın ve gümüş madeni ocağı açmak için hem orman katlediyor hem de Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağının bulunduğu bölgeyi yok etmeye hazırlanıyor.
Dünyanın bildiği en doğa düşmanı, Latin Amerika’nın altını üstüne getiren altın madeni şirketlerinden Kanada merkezli Alamos Gold şirketi, Çanakkale’nin Kirazlı Köyü’nde yürüttüğü altın madeni projesinde resmen katliam yaptı.
ÇED raporunda “45 bin ağaç kesilecek” denilmesine rağmen -ki bence o bile kabul edilebilir değil- 195 bin ağaç kestiği ortaya çıktı. Yani, raporda belirtilen miktarın dört katı fazla ağaç kesimi yapıldı.
Çanakkale merkezine sadece 30 kilometre uzaklıkta yer alan altın madenini çıkarma faaliyetleri sırasında 20 bin ton siyanür kullanılacağı belirtiliyor.
TEMA Vakfı başta olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşu ve doğa sever harekete geçti, CHP’li 26 milletvekilinin imzasını taşıyan araştırma önergesi ise AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Alamos Gold şirketine bağlı Doğu Biga Madencilik tarafından yürütülen Kirazlı Altın Madeni Projesi, Mart 2019’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan inşaat faaliyetlerine başlamak için işletme izni aldığı ifade ediliyor.
İda Dayanışma Derneği, Doğu Biga Madencilik şirketinin hukuksal sürecin sonuçlanmasını beklemeden ağaç kıyımına başladığını ifade ederek, hukuksal süreçle ilgili şu bilgileri veriyor:
“Danıştay’dan ÇED itirazı için gerekli bilirkişi incelemesinin tekrar yapılması gerektiği şeklinde halk lehine, İdare Mahkemesi kararı bozulmuş ve Temmuz 2018’de tekrar bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Ancak bilirkişilerin atanması dahi kanuna uygun olmamış, bölgeden uzman kişilerin görüşleri alınmamıştır. Aynı dönem, Tarım Orman İş Sendikası’nın organize ettiği bilim heyeti bölge ile ilgili düzenlenmesi gereken bilirkişi raporunu mahkeme heyetine sunmuştur. İdare Mahkemesi kendi bilirkişi raporunu kabul etmiş ve yapılan itirazları dikkate almamıştır. Davacı kurumlar, Çanakkale Belediyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Danıştay’a tekrar temyize gitmiştir.
Tüm bu hukuksal süreç işlerken şirkete gayri sıhhi müesseseler ruhsatı onayı verilmiş, ayrıca şirketin web sitesinden yapılan açıklamaya göre Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’ndan son izin verilmiştir. Hukuk süreç sürerken devlet kurumları bu izinleri nasıl vermektedir? Hukuk bir anlam ifade etmemekte midir? Eğer yaşam için haklı mücadelemizi hukukta kazanırsak yok edilmiş ormanın cezası kime kesilecektir? Yerinden yurdundan edilmiş hayvanların hesabı kime sorulacaktır? Yoksa Göcek’teki orman yangını gibi insan ölümünün olmaması yeterli bir sonuç mudur? Eğer bunu yeterli bir sonuç olarak görüyorsanız hatırlatalım, yapılması planlanan maden işletmesi Çanakkale ve yöresinin içme, kullanma ve sulama suyu kaynağıdır. Yani tek sonuç insanlığın yaşaması ise sizler için bu maden işletmesi sahası insanlık için “yavaşlatılmış soykırım” olacaktır. Bunu öngörememek mümkün değildir.”
Alamos Gold, Kaz Dağları’nda altın ve gümüş madeni ocağı açmak için hem orman katlediyor hem de Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağının bulunduğu bölgeyi yok etmeye hazırlanıyor. Bu proje hayata geçtiğinde Atikhisar Barajı’ndan bir damla su kullanmak mümkün olmayacak.
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, konuyla ilgili Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Vicdanlarınız kabul ediyorsa söyleyecek hiçbir sözüm yok. Alamos Gold buradan 2 bin 400 ton altın çıkaracak, bunun sadece yüzde 4’ünü devlete bırakacak, kalan altını alıp gidecek ve bir kentin tek içme suyu havzası ile tarım alanlarını zehirleyecek, havasını kirletecek” ifadelerini kullandı.
Doğu Biga Madencilik şirketi yüzde 100 Alamos Gold şirketine ait. Tehlike tek bir yerle de sınırlı değil. Kirazlı projesinin yanında Ağı Dağı ve Çamyurt projeleriyle birlikte şirketin üç alanda altın ve gümüş madenciliği yapma ruhsatı var.
Şirketin internet sitesinde, “Doğu Biga Madencilik olarak bölgeye yaklaşık 500 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyoruz. Şirketin, işletme dönemi harcama tutarını 1 milyar dolar olarak hesaplıyoruz” ifadeleri yer alıyor.
Siteye utanmadan bir de, “sürdürülebilir çevre politikası ile değer üretiyoruz” diye yazmışlar.
Şirketin Hollanda’da da Alamos Gold adında merkez kurduğu ve operasyonları oradan sürdüreceği yönünde bazı iddialar var.
Bu şirket Kanada, Meksika ve ABD’de yatırımları var. Dördüncü sırada Türkiye geliyor. Alamos Gold’un internet sitesine gittiğimizde, ana sayfada sizi şöyle bir cümle karşılıyor:
“Altın üreticisi olarak Alamos’un ana odağı, düşük maliyetli üretimde, finansal performansta ve hissedarlara değer sağlamada lider olmaktır.”
Düşük maliyetle altın çıkarmanın ne anlama geldiğini görmek için Çanakkale’de olup bitenlere bakmak yeterli.
Bu Alamos’un ekokırım suçlarına dair ne var ne yok diye şöyle bir hızlıca arama yaptım.
Vice dergisinde yer alan bir haber Kanadalı maden şirketlerinin Latin Amerika’yı nasıl yok ettiğinden bahsederken, hangi suçlara karıştıklarını da anlatıyor.
Kaz Dağları’nı delik deşik eden, ormanı katleden Alamos Gold ve diğer Kanadalı maden şirketleri, Latin Amerika’da insan kaybetmekten, maden karşıtlarına şiddet uygulamaya, narkotik ve paramiliter güçlerle işbirliği yapmaktan insan kaçırmaya kadar pek çok suça bulaşmış vaziyette.
Alamos Gold ile adı anılan diğer şirketler Goldcorp, Newstrike Capital ve Torex Gold Resources olarak sıralanmış.
Yine Kanada merkezli Maclean’s dergisinde yer alan bir haberde ise, Kanada Ontario bölgesinde Alamos Gold’un madencilik faaliyetlerini genişletme çalışmaları kapsamında bir gölü yok etmek istediği ve buraya bir atık havuzuna çevirmeye niyetlendiği belirtiliyor.
Potansiyel olarak zararlı atıkların çevre ekosistemlerine sızmasını önlemek için güvenli bir atık havuzu olması gerekiyor. Ama doğada göl var nasıl olsa onu kullanmak tabi ki “daha düşük maliyetli”…
Son yıllarda maden faaliyetlerine izin verilerek talana açılan orman alanları yangınlara kurban verilenlerin çok çok üzerinde. Üstelik ormanlık alanlardan verilen madencilik, elektrik nakil hatları, enerji sahaları da orman yangınlara sebep oluyor. Yapılan hesaplamalara göre başta madenler olmak üzere bu tarz izinlerde kaybedilen ormanlık alan miktarı 675 bin hektar. Maalesef, bunların büyük çoğunluğunun tekrar orman haline getirilmesi imkansız.
Altın madenine karşı mücadele edenlerin çok hazin ama sevdiğim bir sloganı vardır:
Ölüler altın takamaz…
Çanakkale’de Kaz Dağları, ormanlar, su kaynakları, canlılar, koca bir ekosistem öldürülüyor.
Bazı cinayetler gizli kapaklı değil, göz önünde işlenir.
Çanakkale’de geçmişi son derece karanlık bir şirket tarafından bir cinayet işleniyor.
Aleni, taammüden, herkesin gözü önünde, bu da bir cinayetin ihbarıdır…
Kaynak: Artı Gerçek