Kaz Dağlarını savunmak için 12 Ekim’de yapılacak Su ve Vicdan Mitingi’nin tertip komitesi tarafından ertelendiğinin açıklanmasına rağmen, miting bileşenleri, kararın kendilerine sorulmadan alındığını açıklayarak tepki gösterirken, 9 Ekim sabahı Efemçukuru’ndan başlatılan “Kaz Dağı’na Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü” de devam ettiriliyor.
Çanakkale’de 12 Ekim’de Kaz Dağları için yapılacak mitingin ertelenmesine rağmen İzmir’den çevre örgütleri Efemçukuru’ndan Kaz Dağları’na yürüyüşlerine devam kararı aldı. “Efemçukuru’ndan Kaz Dağı’na Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü” Koordinasyonu yürüyüşün planlandığı şekliyle devam edeceğini açıkladı.
İzmir yürüyüşçüleri, yürüyüşlerine devam ediyor
Ekoloji Birliği‘nin haberine göre; mitingin ertelendiği haberine rağmen, yürüyüşlerine devam etme kararı alan Efemçukuru’ndan Kaz Dağları’na Su Vicdan Yaşam Yürüyüşü Koordinasyonu, konuyla ilgili bilgilendirmede bulundu. Yapılan açıklamada, “Çanakkale’deki 12 Ekim Kaz Dağları Su Vicdan mitinginin ertelendiğine dair tartışma ve bilgilere bağlı olarak yürüyüş grubumuz durumu değerlendirip, yürüyüşümüzün planlandığı şekliyle devam etmesine karar vermiştir” denildi.
İk günü başarı ile geçen yürüyüşün 2’nci gününde ilk durak ise Gencelli sahili oldu. Deniz kirliliğine dikkat çekmek için FOÇEP adına açıklama yapan Bahadır Doğutürk, Gencelli sahilinde sürekli demirli bulunan LPG dönüşüm santrali ve gemiler tarafından denize akıtılan petrol atıklarının bölgede ciddi deniz kirliliğine neden olduğunu ifade ederek bu konuda hiç bir önlem alınmadığını belirtti. Doğutürk şöyle devam etti:
“Aliağa sanayi bölgesi kirlilik bakımından kritik eşiklerin aşıldığı en önemli bölge konumuna geldi. İzmir’in Kuzey aksında kirli bir oyun oynanmaktadır. Sanayi bölgesi adeta bir ölüm bölgesi olmuştur. Bir rafineri varken yeni bir rafineri daha kurularak sorunlar geometrik olarak artmış, yeni rafinerinin devreye alınmasından sonra Gencelli körfezinde petrol sızıntı faciaları yaşanmaya başlamıştır. Türkiye’de bir noktaya yapılan en büyük yatırım diye reklam yapanlar, bir avuç yağmur suyunda boğulmuş ve bölge geri dönüşü zor olan bir kirlenmeye maruz bırakılmıştır. Yılda 5000’ i aşkın geminin giriş çıkış yaptığı bölgede herhangi bir acil eylem planı dahi yoktur. Böylesine tehlike arz eden bölgede derhal havadan kontrol sistemleri dahil her türlü önlemin alınması gerekmektedir. Adeta ölüm bölgesi haline gelen bölgeye bundan böyle kirletici yeni hiç bir tesisin kurulmaması gerekmekte ve mevcut tesislerin derhal rehabilite süreçleri başlatılmalıdır. Bu önlemlerin alınması için toplu ölümler beklenmemelidir.”
“Kyme yok sayılıp, yok edilmek isteniliyor”
Topluluk, Gencelli Sahili’nde yapılan açıklamanın ardından Aliağa ilçesindeki Nemport tesislerinin bulunduğu Kyme Antik Kenti’ne ulaştı. Burada ilk sözü alan FOÇEP Dönem Sözcüsü Bahadır Doğutürk, 10 Ekim katliamında yitirilen 103 kişiyi anarak sözlerine başladı. Kyme Antik Kenti’nin Kültür Bakanlığı Antik Kentler Listesi’nde dahi adı geçmediğini, yok sayılıp, yok edilmek istenildiğini kaydeden Doğutürk, kentin kurtarma kazıları adı altında kirli sanayiye peşkeş çekildiğini söyledi.
Ardından söz alan Arkeolog Nuray Pehlivan kentin kısa tarihçesini anlatarak Kyme Antik Kenti’nin Aiolis kentleri arasındaki en önemli ve en büyük yerleşim alanı olmasının nedeninin bugün tahrip edilmek istenilen antik liman sayesinde olduğunu söyledi. Kuyumculukta ustalaşmış bir toplum olan Kymelilerin liman kenti olmanın ticari nimetlerinden faydalanmalarının da ekonomilerine ve dolayısıyla yaşam biçimlerine olumlu anlamda katkısı olduğu bilgisini veren Pehlivan, “Bugüne kadar açığa çıkarılan tiyatro, sütünlu cadde ve kalesi dışında Kyme Antik Kenti’nde henüz kazılmamış ve işlevleri anlaşılmamış pek çok yapı grubu bulunuyor. Bunun yanında çeşitli firmalara ait alanlarda İzmir Müzesi arkeologları tarafından yapılan nekropol kazılarında elde edilen eserleri bilim dünyasına sunmak gibi bir şansımız oldu. Ama neticede genel olarak bakıldığında bu antik kentin nekropolü sadece kazılmakla kalmıyor. Temel sorun yapılan kazılardan sonra alınan kurul kararlarıyla üzerinde sanayileşmenin devam ediyor olması. Ve aslında bu kazıların da müzelere bu amaçla yaptırılması” diye konuştu.
Direniş işçileri ziyaret
Ekolojik tahribatların yaşandığı yerlerde çeşitli basın açıklamaları düzenleyen İzmir Düşünce Topluluğu, işten çıkarıldıkları için beş aydır Demokrasi meydanında direnişte olan Aliağa Belediyesi işçilerini de ziyaret etti. Efemçukuru’ndan Kaz Dağları’na Su Vicdan ve Yaşam yürüyüşçüleri, işçiler tarafından coşkuyla ve sloganlarla karşılandı. İşçiler adına söz alan Sinan Uğur, ” Bizim mücadelemiz de, işçilerin mücadelesi de emek mücadelesidir. Aynı zamanda doğa mücadelesi, suyun ve toprağın mücadelesidir. Bu mücadelede hep birlikte olmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.
“12 Ekim’de Çanakkale’de buluşuyoruz
Öte yandan 75 gündür çadırlı nöbet eylemlerini sürdürmekte olan “Her Yer Kaz Dağları Grubu”ndan yapılan bir açıklamada ise, 12 Ekim’de Çanakkale Buluşmasının yapılacağı ifade edildi. Yapılan açıklamada, “12 Ekim Cumartesi günü Çanakkale’de yapılması planlanan ‘Su ve Vicdan Mitingi’, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği, Çanakkale Belediyesi ve Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Komitesi tarafından iptal edilmiştir. Yaşam savunusu; insan, hayvan, ağaç ayırt etmeksizin var olan bir mücadele alanıdır. İptal edilen mitingin gerekçesi bu gerçekliği yok saymakta, 13 Ekim’de sona eren Kirazlı İşletme ruhsatının yenilenmemesine dair başlattığımız süreci gözardı etmektedir. Aynı Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Komitesi tarafından uzun süredir emekleri ve varlığı yok sayılan ve koordinasyon komitesinin aksine Kirazlı’da 7/24 çadırlı nöbet tutanlar olarak, Kazdağları’ndaki katliam durmadığı sürece mücadelenin de durmaması gerektiğine inanıyoruz” denildi.
Alamos Gold şirketinin 13 Ekim tarihinde ruhsat süresinin biteceğine de dikkat çekilen aynı açıklamada, “Ruhsatın yenilenmesine yönelik kamuoyu baskısını oluşturabilecek bu mitingin ertelendiği tarihin net olmaması iptal hükmündedir. Bu nedenle barışın kenti Çanakkale’de tam da insani ve vicdani sebeplerle barışı ve yaşamı savunan bizler, tertip komitesini verdiği erteleme kararından vazgeçmeye ve herkesi Kazdağları’ndaki katliama dur demek, Alamos Gold ve yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik’in sona eren ruhsatının yenilenmemesi için sesimize ses vermeye çağırıyoruz. Başta Çanakkale halkı olmak üzere tüm yaşam savunucularını 12 Ekim 2019 saat 13:00’te Çanakkale İskele Meydanı’nda yapacağımız kitlesel basın açıklamasına davet ediyoruz. Savaşların olmadığı, doğanın talan edilmediği bir gelecek için dayanışmayla…” ifadeleri yer aldı.