“Büyüknohutçu çiftinin katledilmesi bir göz dağıydı, faillerinin yargılanmaması ayrı bir göz dağı. Direnmeliyiz!” Hülya Kurt

0

Biz doğa savunucuları coğrafyamızı savunurken birlik ve beraberliğimizi daha güçlü adımlarla büyütüp direnişimizi isyana çevirmemiz gerekiyor. Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin 5. yıl anma etkinliklerine il ve ilçemizden büyük bir katılım sağlamaya çalışacağım. Ölümü değil yaşamı kutsamalıyız; ne benim gibi yavaş yavaş ve sürekli ne de doğrudan bir suikaste kurban gitmemeliyiz artık!

Yaşam savunucuları Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çifti 9 Mayıs 2017 günü Kızılcık Yaylası’ndaki dağ evlerinde korkunç bir şekilde öldürüldü! Antalya´nın Finike İlçesi taş ve mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan çiftin öldürülmeleri ülke genelinde yaşam alanlarını savunan direnişçilere verilen bir gözdağı olarak yorumlandı. Cinayetin ardından geçen yaklaşık 5 yıl içinde yaşananlar bu görüşü doğrular nitelikte. Büyüknohutçu davası bugün adeta kapatılma noktasına gelirken yaşam savunucularına ülke genelinde baskı ve saldırılar daha önce görülmemiş ölçüde artış gösterdi. Bu sürece dikkat çekmek ve dur demek için bir araya gelen “Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Grubu” çiftin katledilişinin 5.yılında kapsamlı etkinlikler gerçekleştirmek için hazırlıklara başladı. Yeşil Direniş Gazetesi bu hazırlık sürecine destek vermek için kolları sıvadı. Bu bağlamda Çanakkale’de termik santrallere karşı verdiği olağanüstü mücadele ile öne çıkan Hülya Kurt’a sorular sorduk;

Söze mağdurlarından biri olduğunuz Termik santrallerden ve bu santrallere karşı verilen/verdiğiniz mücadeleden başlayalım. Termik santrallerin mağdurlarının durumu kamuoyunun gündeminde yeterince yer bulabiliyor mu?

Yaşadığım yer olan Çanakkale’nin BİGA ilçesinde bulunan termik santraller ekosisteme en büyük tahribatı veren bölgelerden biri. Örneğin Karabiga çevresi, Tabiat Koruma Kurulu’nda Marmara’nın korunması gereken en bakir koylarının bulunduğu yer olarak geçer. Oysa ormanlık alanları giderek yok olmakta. Termik santraller nedeniyle gıda ürünlerinin yetiştirildiği alanlarda üretim ve üretim veriminde çok fazla düşüş var. Ekili alanlar santralin etrafa saçtığı zehirli gazlardan etkilenerek ağır metallerin gıda ürünlerine karışmasına sebep oluyor. Bu da insan sağlığını ve tüm canlıların yaşamını risk altında sokuyor. Biga yarımadası en büyük tarım ovasına ve geçmişte bir salça fabrikasına sahipken bugün üretim yarı yarıya düştüğü gibi domates, biber, kavun, karpuz, kestane çamları ve meyve fideleri hastalıklı durumda. Yarımada’da bulunan bir çok ilçenin durumu bu.

‘Kanser kader değildir elbette yapılan araştırmalar bunu gösteriyor fakat burada insanlar büsbütün “kaderine” terk edilmiş durumda

Yöre insanı bir yandan Covit 19 pandemisiyle mücadele ederken öte yandan termik santrallerden ortalığa saçılan Azot Oksit, Kükürt Dioksit gibi pek çok sağlığa zararlı partikül ile uğraşmakta, erken düşük, solunum yolu, kalp/ damar/sinir sistemi hastalıkları ile başa çıkmaya çalışmakta. En beteri akciğer ve tiroit kanseri yerel halka ölüm getirmekte. Adını anmak istemediğim o hastalıktan mustarip biri olarak bunu en canlı örneği benim.

Her 100 kişiden 18’inin nefesiyle ilgili bir problemi var ve asıl önemli olan; bu durumun farkında değiller. Kişiler daralan nefeslerini yaşlılıklarına veriyorlar. Tedavi yolu aramıyorlar. Termik santral gibi hava kalitesini bozan yapıların yol açtığı zarar yavaş yavaş ortaya çıkacağından solunum fonksiyonlarının düzenli olarak ölçtürülmesi gerekiyor. Hasta olanların yarısından fazlasının bunun farkında olmadığını saptadık. Karabiga’nın nefesi yavaş yavaş azalıyor. Kanser kader değildir elbette yapılan araştırmalar bunu gösteriyor fakat insanlar büsbütün “kaderine” terk edilmiş durumda.

Aysin ve Ali Ulvi Büyük nohutçu davasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen tatmin edici bir mesafe kat edilmediğini görüyoruz. Kamuoyu ucu azmettiricilere uzanan bir dava ve yargılama göremedi. Bu sessizlik suikastı aktif olarak ekoloji mücadelesi veren biri olarak sizin için ne anlama geliyor?

Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin katledilmesi biz ekoloji mücadelesi veren tüm yaşam savunucularına bir göz dağıydı, faillerinin yargılanmaması ise ayrı bir göz dağı. Buna karşı koymalıyız. Direnmeliyiz.

Eko-politik bir perspektiften bakıldığında Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin katledilmesi biz ekoloji mücadelesi veren tüm yaşam savunucularına bir göz dağıydı, faillerinin yargılanmaması ise ayrı bir göz dağı. Buna karşı koymalıyız. Direnmeliyiz. 20 yılık iktidara baktığımızda çevre ve doğayı koruyan hiç bir yasa düzenlemesi yapılmazken her yeni gün talan için açılan yeni yeni maden termik Hes/Res/Res projeleri gündeme giriyor ve bu projeleri uygulamaya yönelik “yasalar” ile tüm canlıların yaşamı ve yaşam alanları heba ediliyor.

Ülkemizde bugün ihtiyaç duyulandan yüzde 30 oranında fazla elektirik üretiliyor. Şirketler alt yapıya para harcamak istemediği için üretilen elektiriğin yarıya yakını kayboluyor. Bu durumun sadece bizim ilçemizde sağlık bedeli, yaşamını erken yitiren 1809 kişidir.

Büyüknohutcu davasi icin bundan sonra neler yapilabilir? Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anma ve Mücadelesini Yaşatma Grubu Çiftin 5.yil anma etkinlikleri ülke ölçeginde ekolojistlerin buluştuğu genis katilimli bir etkinlik olarak gundemine aldi. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Yaşamın kutsallığını bilen ve savunan kadınlar, analar olarak doğanın bütünlüğüne sahip çıkmanın aslında kendi geleceğimize sahip çıkmak olduğunu biliyoruz. Havamız, suyumuz ve yaşam alanlarımız için tüm canlılar adına mücadelemiz devam edecek. Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun anılarını yaşatacağız, failleri ortaya çıkıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir. Gözdağlarınızdan korkmuyoruz susmuyoruz.

Biz doğa savunucuları coğrafyamızı savunurken birlik ve beraberliğimizi daha güçlü adımlarla büyütüp direnişimizi isyana çevirmemiz gerekiyor. Çanakkale HDK eş sözcüsü ve KEP birleşeni olarak Aysin ve Ali Ulvi Büyük nohutçu çiftinin 5. yıl anmasına il ve ilçemizden büyük bir katılım sağlamaya çalışacağım bu yıl kutlanan newrozlar gibi coşkulu bir forum ve isyan halayları ile sesimizi dünyaya duyurabilmeliyiz. Ölümü değil yaşamı kutsamalıyız hep birlikte; ne benim gibi yavaş yavaş ve sürekli ne de doğrudan bir suikaste kurban gitmemeliyiz artık!

NOT(1)Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Gurubu‘nunun Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirmek istediği etkinliklere destek vermek ve katılmak isteyenler kendilerini ya da ait oldukları grubu kısaca tanıtarak yesildirenis@gmail.com adresine mail atabilirler.

NOT(2): “Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu Anısını ve Mücadelesini Yaşatma Gurubu” adı altında bir araya gelen yaşam savunucuları 12 Aralık 2021 tarihinde Aydın/Çine Topçam Köyü’nde Eysim Maden Araştırma Şirketi’ne  karşı mücadele veren Coşkun ailesinin evinin kurşunlanmasından sonra kamuoyuna yönelik acil bir dayanışma çağrısında bulunmuştu. Bu dayanışma çağrısını yineliyor yaşam savunucularını desteğe çağırıyoruz;

Söz veriyoruz, yaşam alanını savunan hiçbir birey yalnız kalmayacak!

Söz veriyoruz, Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu cinayetinin bütün yönleriyle aydınlanması için büyük bir çaba içerisinde olacağız!

Söz veriyoruz, kapitalizmin kendi krizinin kendisini imhaya sürükleyen bu sistem krizinin tüm canlıları ve gezegeni de yok etmemesi için ne gerekiyorsa yapacağız!

Söz veriyoruz, yaşamı var eden tüm canlıların, doğanın hakkını savunmak için cesaretle sisteme karşı duracağız, tıpkı sevgili Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu gibi…

Çağrının metninin tamamına buradan ulaşabilirsiniz

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın