Bir süredir daha fazla zaman geçirdiğim Sakarya-Karasu’daki evime misafir olan İspanyol fotoğrafçı arkadaşımızla birlikte sahil yürüyüşü yapalım dedik. Nispeten yazın denize girmeye gelenler de çok farklı değil ya kışın fazla kirletecek pek kimse olmaz diye düşünüyordum, lakin öyle değilmiş… 32 Evler’den Akkum istikâmetine doğru yürürken sıralanmış çokça amatör olta balıkçısı görüyorum bir süredir; çoğu zaman malûm geçim sıkıntısı günlerinde çareyi balık tutmakta bulan vatandaş diye düşünüyorum.
Yürüyüşümüz sırasında fark ettik ki onların yoğun olduğu kısımlarda daha çok çöp bulunuyor. Neredeyse her gördüğüm balık tutan kişiye kibarca bu yerlerdeki çöpleri atmamaları eğer kendileri ‘atmamış olsa bile gördüklerinde toplasalar’ keşke dileklerimi iletmekten kendimi alamadım. İlk sorduğum balıkçıdan başlayarak neredeyse tümü Karasu Limanı’na yanaşmak üzere açıklarda sürekli bekler gördüğümüz onlarca yük gemisini
işaret ederek, çöpleri onların denize attığını ve denizin de kıyıya sürüklediğini söylemekle yetindiler.
2007’den beri gidip geliyorum Karasu’ya geçen yıla kadar sahil boyu çöp kutuları yoktu ve insanlar sanki oraya atmak durumundaymış gibi savunmaya(!) geçiyorlardı. (-ki hiçbir haklı sebepleri yoktu, sadece savunma mekanizmaları ancak bu kadar gelişmişti.) Geçen yıl 32 Evler ile Akkum arasına yeni yürüyüş ve bisiklet yolu yapıldı ve tüm sahile inen kapıların sağına soluna çöp kutuları konuldu. Lakin sahile inip denizin gece-gündüz keyfini çıkaranların büyük çoğunluğu su pet şişeleri, her türden içki cam şişelerini ve onları taşımakta kullandıkları poşetleri, kısaca tüm çöplerini bırakıp, keyfini sürüp oradan ayrılıyorlar görüldüğü kadarıyla…
Kardeşim geldin keyif yaptın, yedin içtin, oh ne alâ ama çöpünü bir zahmet topla birkaç adım ilerinde ve illaki çıkacağın yolun olan-kapının hem sağında hem solunda bulunan çöp kutusuna koy öyle git, hepsi bu kadar…
Canımız çok sıkıldı gördüklerimize ve yazmaya karar verdim, birkaç kişiye veya bir yetkiliye bile ulaşsa belki kendi çevremiz, doğamız için bir şeyler yapılabilir. Aklıma ilk gelen soru ve çözüm seçenekleri:
1- Yetkililerce limana girmeye çalışan yük gemilerinin denizi kirletip kirletmediklerine dair bir takip var
mı?
2- Denize çöp attığı tespit edilen gemi sahiplerine uygulanan cezalar ve caydırıcı talepler nelerdir,? Ve
atmamalarını sağlayacak düzeydeler mi?
3- Bu denizin ortasına demirleyip günlerce kalan (sahilden gördüğümüz mesafedeki) gemileri takip eden
bir takip mekanizması var mı?
4- Sahile denize girmeye-piknik yapmaya gelen tüm vatandaşlara ilçe sınırları içine girdiklerinden itibaren
çöp konusunda özellikle EĞİTİM verilse, belli ki öğrenmemişler daha… (Bu sadece Karasu’ya özel değil
tabi ki ülkenin gezip gördüğüm tüm yerleri için gerekliydi.)
5- Sahil ve şehir merkezinde çöp atanı görünce herkesin müdahale etme kültürü yerleşse keşke.
6- Bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan, bu atılan şişe, pet kapların toplayıp içine atılınca para veren
sistemlerin yerleştirilmesi ve herkesin ufakta olsa bir kazanç elde ederek ortalıktan bu atıkları
toplamalarının sağlanması.
7- Her şeyin başında oto-kontrol mekanizmalarımızın çalışıyor olması gerekiyor.
Misafirimle gidişte söylene söylene yaptığımız yürüyüşe dönüşte dayanamayıp misafirimin bulduğu bir poşeteçöpleri toplaya toplaya devam ettik. İspanyol fotoğrafçı misafirim çöpleri, ben ise büyük parça beyaz köpük parçalarını (balıkların soğuk kalmasını sağlayan adını köpük diye hatırladığım) üst üste koyarak topladım az bir mesafede duran çöp kutusunun yanına koyduk. Belirtmeden geçemeyeceğim şu ki bu çöpünü çöp kutusuna atmayı akıl edemeyen kesim elbette ki erkek yoğunluklu, evde tüm kir pasını karısının, annesinin temizlediği kesimden olduğu bariz gözler önünde…
Sonuç, çöpünü bile toplamaktan aciz bir topluluk (halk) içinde olmaktan utanç duydum.
Temiz bir çevre için el ele verelim.
Fotoğraflar: SultanGüner
02.11.2022