Ekoloji Hareketleri Konferansı 21 Ocak’ta başlıyor

0

48 ekoloji örgütünün çağrıcı olduğu “Ekoloji Hareketleri Konferansı” İstanbul-Bakırköy’deki İBB Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu, Ekoloji Politik, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları’nın da çağrıcıları arasında bulunduğu konferans yarın (21 Ocak 2022) saat 10.00-17.30 arasında gerçekleştirilecek. [Konferansın Programı, Türkçe -ve İngilizce- çağrı metni, Çağrıcılar Listesi ve ulaşım bilgileri aşağıdadır]

Konferansa Çağrı Metni

Brezilya, Fransa, Kolombiya, Şili, Bolivya, Sudan, Tunus, Hindistan ve daha birçok ülkede gerçekleşen seçimlerde ekoloji hareketleri, toplumsal muhalefetin temel politik özneleri arasında yer aldı. Kapitalist sistemin ezberini, devletlerin tahakkümünü yıkan kadınlar, Rojava’da ekolojik yaşamı örüyor.  Dünyada ekoloji mücadelesinin toplumu, siyaseti, yaşamı ve kendini dönüştürme potansiyeline tanık olurken ülkemizde yaklaşan kritik seçimde ekoloji hareketlerinin üzerlerine düşen sorumluluğu alacak deneyime ve güce sahip olduğunu ilan ediyoruz.  

Kapitalizm, tarihsel krizlerini aşarken, her krizinden çıkışında ürettiği stratejiler ile ekosistemleri, doğal varlıkları, yaşamın belleğini oluşturan kültür varlıklarını sermaye birikimine sokup, geri alınamaz boyutta yok ediyor. Kapitalizm yol açtığı ekolojik krizin farkında ve bunu fırsata çevirme peşinde. Ulus devletler ise bu sürecin önünü açarak sermayenin yaşamı ve yaşam alanlarını kırıma sürükleyen politikalarını beslerken, bu süreçleri eşzamanlı savaş stratejileri ile yürütüyor.  Yeşil Kapitalizmle yaşamın tüm alanlarını (çalışma yaşamı, kentler, mimari, tarım, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, gündelik yaşam vb.) ‘sürdürülebilir kalkınma’ mottosu ile yeşile boyayarak bütünlüklü olarak sermaye birikimine sokmayı sürdürüyorlar.

Yeşil Kapitalizm, sadece ekoloji mücadelesi verenlerin değil, işçi sınıfının, halkların, kadınların, ötekileştirilenlerin meselesi. Sermaye, patron örgütleriyle, devlet kurumlarıyla, akademisiyle, medyasıyla, STK’larıyla ve hatta antikapitalist olmayan çevre örgütleriyle ekolojik talanı yeşile boyayarak gizlemeye çalışıyor. Yeşil strateji işçiler için sömürünün derinleşmesi ve işsizlik anlamı taşırken köylüler için topraklarından sökülme, göç yollarına düşme anlamına geliyor. Halklarımız daha yoksullaşırken tüketimin daha da kışkırtılması ve yeni atıklarla sermaye kendisine rant alanları yaratıyor. Sermaye için Amasra’da madende veya Üçüncü Havalimanı inşaatında olduğu gibi iş cinayetlerindeki ölümler, birer maliyet olarak görülüyor.

Kapitalizme dair iyimser, naif umutlar gençler için çoktan son buldu. Bu tüketimcilik ve bu baş döndürücü hızla yeşil dönüşümün mümkün olmadığını, yeşil bir kapitalizmin mümkün olmadığını dost da düşman da biliyor artık. Bu yıl yapılan İklim Zirvesi’nde ülkeler yine ekolojik yıkıma yaptıkları makyajları yarıştırdılar. Ama bunlara inanmaya devam edersek yine kazanan onlar, yine kaybeden bizler olacağız. Bu nedenle ekoloji hareketleri, her yerelde yaşam alanlarını korumak için dayanışıyor, mücadele ediyor, enternasyonal düzeyde deneyimlerini ortaklaştırıyor.

Yaşamakta olduğumuz topraklarda da ekoloji mücadelelerinin siyaseti dönüştürecek ve ekolojik yaşamı örecek politik öznelerinin boy verdiği bir dönemde olduğumuzu biliyoruz. Sistemin suçlarına ortak olmamaya, dayatılan siyaset alanı ve tarzını kabullenmemeye kararlıyız. Yaşam alanlarından zorla edilmek, yaşam alanlarının öznelliğinin, geleneklerinin, birlikteliğinin yıkılmasına, kırılmasına, kültürel ve inançsal değerlerimize saldırılara,  türlerin yok oluşuna göz yummak istemiyoruz. Saldırıların karşısında sadece savunan olmak değil, ekoloji mücadelesi hattımızı daha da netleştirerek, ekolojik yaşamı bugünden yarına kurmak istiyoruz.

Ekoloji hareketinin kolektif hafızasında biriktirdiği ilke ve taleplerle siyaseti ülkemizde de dönüştürmek için buluşuyoruz. Ekoloji Politik tarafından düzenlenen “Siyasetin Dönüştürücü Gücü: Ekoloji Mücadelesi Çalıştayı”nda Ekososyalizm, Marksist Ekoloji, Toplumsal Ekoloji ve farklı politik ekoloji akımlarından, Jineoloji’den, ekofeministlerden ve sosyalist feministlerden arkadaşlarımız, Türk Tabipleri Birliği (TTB), TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Dev Yapı İş ve İnşaat İş Sendikası ile sosyalist partilerden katılımcılarla bir araya geldiler. Amasra’da meydana gelen maden faciasının yaşandığı gün gerçekleşen buluşmada bir kez daha emek hareketi ile ekoloji hareketinin güçlü birlikteliğine olan ihtiyacımızın can yakıcı boyutları konuşuldu.  Kadın özgürlüğü başta olmak üzere ezilen halkların ve bütün tahakküm ilişkilerine karşı mücadelelerin ekoloji mücadelesiyle kesişimsel bağları tartışıldı. Ekoloji hareketinin, toplumu, siyaseti, yaşamı ve kendini dönüştürme potansiyeline olan inançla çalıştay sonucunda bütün ekoloji hareketlerine yaklaşan seçimlerde ortak bir tutum almak için ortak konferans yapılması teklifinde bulunulmasına karar verildi. Temmuz ayında Arsuz’da bir maden ocağı sorunu için gerçekleştirilen panelde dile getirilen bu önerinin ekoloji hareketinin kolektif yürüyüşü içinde her aşamada kendisini sınayarak, yeni öneriler ve katkılarla gelişeceğini umut ediyoruz. Ekoloji hareketinin farklı öbeklerinden seçim siyasetine yönelik geliştirilen önerilerle yürüyüş kollarımızı birleştirerek ilerleyeceğiz.

Yaklaşan seçimlerin herhangi bir seçimden farklı olarak ekolojik yıkımla kendini var eden bir rejim meselesi olduğunu görüyoruz. Tarımın çökertilmesinden, kentlerin birer rant alanına dönüştürülmesine, enerji, maden ve inşaat sektörleri için her türlü anayasal ve yasal engellerin kaldırılmasına, en ücra köydeki bir meranın şirketlere devrinden iklim krizine ve nükleer santrallere kadar ekolojik sorunlarımızın tamamı bir sistem sorunu haline geldi. Ekoloji hareketleri olarak bu tek adam rejiminden kurtuluş hamlesini gerçekleştirmek için bütün toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte sorumluluk almak istiyoruz.

Brezilya seçimlerinde, Amazon Ormanları’nın ve gezegenin geleceği için oy kullanıldı. Türkiye’nin seçiminde de Akkuyu ve Sinop nükleer santralleri ile Kanal İstanbul’dan kurtulmak, Hasankeyf gibi ekokırım suçlarıyla yok edilen kültürel ve doğal varlıklarımızın hesabını sormak, Gezi davasında tutsak edilen arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşturmak için oy kullanacağız.  Her fırsatta bu seçimin sadece insanların değil, coğrafyamızın ve bu topraklarda yaşayan bütün canlıların seçimi olduğunu hatırlatacağız. Her gün yeni yıkımlarla karşımıza çıkan kapitalist felakete karşı malumun ilamından öteye geçerek ekoloji hareketlerinin özgün eylem ve mücadele yöntemleriyle hem kendimizi hem de siyaseti daha ileriye taşıma iddiasındayız.

Ekoloji muhalefetinin yaklaşan seçimlerde en geniş birlikteliği ile siyasal taleplerini oluşturmasını ve ortak tutum geliştirmesini amaçlıyoruz. 2023 yılını bu umudu büyüterek karşılamak için İstanbul’da düzenlenecek konferansta buluşuyoruz.

EKOLOJİ HAREKETLERİ KONFERANSI PROGRAMI 

21 OCAK 2023- İSTANBUL 

09:30 KAYIT

09:50 EKOLOJİ MÜCADELELERİ İLE KISA BİR YOLCULUK

10:00 FORUM: NASIL BİR EKOLOJİK YAŞAM ISTIYORUZ?

13:00 YEMEK ARASI

14:00 FORUM: EKOLOJİ MÜCADELESİNİN SİYASETİ DÖNÜŞTÜRME GÜCÜ 

16:30 ARA

17:00 SONUÇ BİLDİRGESİ-MANİFESTO

17:30 KAPANIŞ

Call for the Conference of Ecology Movements

In the elections held in Brazil, France, Colombia, Chile, Bolivia, Sudan, Tunisia, India, Tunisia and many other countries, ecology movements have become one of the main political subjects of social opposition. Disrupting the clichés of the capitalist system and the oppression of states, women are weaving ecological life in Rojava. As we witness the potential of the ecological struggle to transform society, politics, life and itself on the world stage, we declare that the ecological movements in our country have the experience and power to take responsibility in the upcoming critical elections. 

Capitalism, while overcoming its historical crises, destroys ecosystems, natural assets, and cultural assets that constitute the memory of life in an irreversible way by putting them into capital accumulation with the strategies it produces at the exit of each crisis. Capitalism is aware of the ecological crisis it has caused and seeks to turn it into an opportunity. Nation states, on the other hand, pave the way for this process and feed the policies of capital that drive life and habitats to destruction, while carrying out these processes with simultaneous war strategies.  With Green Capitalism, they continue to paint all areas of life (working life, cities, architecture, agriculture, education, health, energy, transportation, daily life, etc.) green with the motto of ‘sustainable development’ and continue to put them into capital accumulation as a whole.

Green Capitalism is a matter not only for those struggling for ecology, but also for the working class, peoples, women and the marginalized. Capital, with its bosses’ organizations, state institutions, academia, media, NGOs and even non-capitalist environmental organizations, tries to hide ecological plunder by painting it green. While the green strategy means deepening exploitation and unemployment for workers, for farmers it means being uprooted from their lands and being forced to migrate. While our peoples are becoming poorer, capital creates further avenues of profit with the further provocation of consumption and new wastes. For capital, deaths in workplace murders, such as in the mine in Amasra or in the construction of the Third Airport, are seen as mere costs.

The optimistic, naïve hopes for capitalism have already ended for young people. Friend and foe alike now know that green transformation is not possible, that a green capitalism is not possible with this consumerism and this dizzying speed. At this year’s Climate Summit, countries again competed in the make-up they applied to ecological destruction. But if we continue to believe them, they will again be the winners and we will again be the losers. For this reason, ecology movements are in solidarity and struggle to protect their living spaces in every locality, and they share their experiences on an international level.

We know that we are in an age in which the political subjects of ecological struggles that will transform politics and weave ecological life are emerging in the lands where we live. We are determined not to be complicit in the crimes of the system and not to accept the imposed political space and mode. We do not want to be forced out of our living spaces, we do not want to turn a blind eye to the destruction of the subjectivity, traditions and unity of living spaces, attacks on our cultural and religious values, and the extinction of species. We do not want to be mere defenders against the attacks, we want to establish ecological life from today to tomorrow by further clarifying our line of ecological struggle.

We are meeting to transform politics in our country with the principles and demands that the ecology movement has accumulated in its collective memory. The “Transformative Power of Politics: Ecology Struggle Workshop” organized by Ekoloji Politik, our friends from different political ecology movements such as Ecosocialism, Marxist Ecology, Social Ecology, Jineology, ecofeminists and socialist feminists came together with participants from the Turkish Medical Association (TTB), TMMOB Chamber of Environmental Engineers, Confederation of Public Employees Unions (KESK), Dev Yapı İş and İnşaat İş Union and socialist parties. During the meeting, which took place on the day of the mining disaster in Amasra, the painful dimensions of our need for the strong unity of the labor movement and the ecology movement were once again discussed.  The intersectional links between the struggle for women’s liberation, oppressed peoples and struggles against all relations of oppression and the ecological struggle were discussed. With the belief in the potential of the ecology movement to transform society, politics, life and itself, it was decided to propose to all ecology movements to organize a joint conference to take a common position in the upcoming elections. We hope that this proposal, which was voiced at the panel organized in July in Arsuz for a mining quarry issue, will develop with new suggestions and contributions, testing itself at every stage in the collective march of the ecology movement. We will move forward by uniting our marching columns with the proposals for electoral politics developed from different parts of the ecology movement.

We see that the upcoming elections, unlike any other elections, are a matter of a regime that exists through ecological destruction. From the collapse of agriculture to the transformation of cities into rent-seeking areas, from the removal of all constitutional and legal obstacles for the energy, mining and construction sectors to the transfer of even the remotest pasture to companies, from the acknowledgement of the climate crisis to nuclear power plants, all of our ecological problems have become systemic. As ecology movements, we want to take responsibility together with all social opposition forces to realize the liberation movement from this one-man regime.

In the Brazilian elections, people voted for the future of the Amazon forests and the planet. In Turkey’s elections, we will vote to get rid of the Akkuyu and Sinop nuclear power plants and Canal Istanbul, to demand accountability for our cultural and natural assets such as Hasankeyf, which have been destroyed through ecocide crimes, and to free our friends imprisoned in the Gezi trial.  At every opportunity, we will reiterate that this election is not only a choice affecting people, but also our geography and all the living creatures that inhabit these lands. We claim to move ourselves and politics forward, by doing more than stating the obvious, with the unique methods of action and protest of the ecology movements against the capitalist catastrophe that confronts us with new potential avenues of destruction every day.

We aim for the ecological opposition to formulate its political demands and develop a common ground with the broadest unity in the upcoming elections. To welcome 2023 by nurturing this hope, we are meeting at a conference to be organized in Istanbul at 23th of January, 2023.

We are waiting for all the ecologists around the world to join us for expanding our solidarity and cooperation.

ÇAĞRICILAR / LIST OF INVITERS

Adana Ekoloji Platformu
Antakya Kent Akademisi
Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu
Atakum Kuzey Kültür Evi Derneği
Bakırtepe Çevre Platformu
Büyük Menderes İnisiyatifi
DİSK Dev Yapı-İş
Divriği Kültür Derneği
Divriği Yaşam ve Doğa Platformu
Ekoloji Birliği
Ekoloji Politik
Gaia Dergi
Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği
Hasankeyfi Yaşatma Girişimi
Höyük Kültür Sanat Doğa ve Dayanışma Derneği
İkizdere Çevre Derneği
İkizdere Dernekler Federasyonu
İklim Adaleti Koalisyonu
İnşaat İşçileri Sendikası
İzmir Yeşil Gelecek Derneği
Jineoloji
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği
Kazdağları Ekoloji Platformu (KEP)
KESK Ekoloji Birimi
Kuşadası Çevre Platformu
Malatya Çevre Platformu
Mersin Nükleer Karşıtı Platform
Mezopotamya Ekoloji Hareketi
Muğla Çevre Platformu
Munzur Çevre Derneği
Ortak Yaşam Ekososyal Kooperatifi
Ovama Dokunma Çevre Hareketi
Polen Ekoloji Kolektifi
Samandağ RES Karşıtı Mücadele
Sosyal Araştırmalar Vakfı
Sinop Nükleer Karşıtı Platform
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Turgutlu İşçi Hakları Derneği Ekoloji Komisyonu
Validebağ Direnişi
Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma Ve Geliştirme Derneği (VAN ÇEVDER)
Yaşam ve Dayanışma Yolcuları
Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi
Yeşil Sol İklim Krizi Çalışma Grubu
Yeşil Artvin Derneği
Yeşilırmak Çevre Platformu
Doğanın Çocukları
Doğa için Sanat Derneği
Yeryüzü Ekoloji Kolektifi

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın